Ruh-Tecrübe-Akıl-Ruh
Ruh, akıl ve beden üçlüsüyle dünya hayatını sürdürürken davranışlarımızı yönlendiren, tecrübeleri başlatan kısacası olayları başlatan irademiz, ruhumuza ait bir özelliktir. Bedenimizi dolduran ve madde ötesi özünden dolayı aletlerimizle farkına varamadığımız ruhumuz, tüm geçmiş yaşamlarımızın olgunluğunu ve eriştiği temel doğruları içinde barındırır. Eğer o doğrulara aykırı ise, yerine göre en yakınları dâhil, dışarıdan kimsenin telkin ve baskıları kâr etmez, o yanlışı yaptırmaya hiçbirinin gücü yetmez. Duygularımızın ve bizim iç sesimizin temel kaynağı olan ruhumuz, eğer özgürce karar alıp uygulama imkânlarına sahipse, dünya olaylarını başlatan ve bedenini terkettikten sonra da akılla birlikte başka ortamlarda yaşamını sürdüren bizim en etkin yönümüzdür.
Ruhun iradesini şu veya bu yönde kullanıp, bedeni aracılığıyla bir eylemi, bir tecrübeyi, gerçekleştirmesinden sonra, sıra akıl cevherinin çalışmasına gelir. Evdeki hesap, çarşıya uymuş mudur, eylemimiz istediğimiz sonucu mu, yoksa tam tersini mi bize getirmiştir. Kendimize ve çevremize yarar veya zararı ne ölçüde olmuştur; işte bu ölçüp tartmalar, yerine göre derin düşüncelere dalmalar akıl terazimizin yapıp ettikleridir. Aklın, tecrübenin ve bilginin ışığında düşüne taşına ulaştığı sonuçları kendisinde tutmayıp, gönlüne dönerek, yani iç dünyasına, duygu dünyasına yönelerek ruhuna benimsetmesi, daha doğru dürüst davranışlar sergilemesi için onu terbiye etmesi en büyük görevidir. Bu, her insanın kendisiyle başbaşa kaldığında yapması gereken öyle bir iç söyleşisi, yerine göre öyle bir amansız özeleştirisidir ki; ruhun terbiyesi, olgunlaşması ve daha yüce gerçekleri benimsemesi için vazgeçemeyeceğimiz çok önemli bir aşamadır.
Tecrübelerin ve bilgilerin ışığında çalışan aklımızın ruhumuzu terbiye etmesi, onu kurallara ve koşullara daha uygun davranışlara yönlendirmesiyle, yeni kararlara varıp, uygulayıp, olgunlaşma basamaklarında yukarılara tırmanabiliyoruz. Kısacası Ruh-Tecrübe-Akıl-Ruh zincirinin, dairesel döngüsünün yeterli hız ve ölçüde çalışmasıdır bizleri geliştiren, yeni gerçeklere ulaştıran.
Ne var ki kolayca sıralayıverdiğimiz bu zincirin çalışması otomatiğe bağlı değildir. Kendimizden ve dışımızdaki toplumdan gelen engeller, yetersizlikler ve kısıtlamalar sebebiyle yavaşlayabilir, hatta zaman zaman tam anlamıyla donup durabilir bile. Mükemmel bir elektrik motorunu prize takmamış veya başlama düğmesine basmamışken kim çalıştırabilir ki?
25.11.2007