Kristal Şifa

Hasta mısınız?  Şifa mı arıyorsunuz?   Güvendiğiniz, iyileşeceğinize emin olduğunuz deva sizce nerede?  Ortodoks tıbbın güvenli kollarında mı umudunuz yoksa alternatif çarelerde mi? Modern tıbbın yeterli olamadığı yerde umut alternatif sağaltımlara kayar. Ondan da çare bulunamazsa önerilen her yola, “denize düşen yılana sarılır misali” el uzatılır. Uzatılır ama sonuç hiç de beklendiği gibi olmaz. Oysa çare insanın kendindedir. Hasta olmamak da, olunduğunda hastalığı yenmek de.

Pek çok öğreti vardır “kendi kendine şifa” yöntemleri üzerine. Ve çoğu da bedenin hücresel yapısı üzerinde yoğunlaştırılmış zihinsel telkin programlarına dayanır. Bir kısım şifa ise kozmik şifa enerjilerinin beden üzerine farklı yöntemlerle yönlendirilmesiyle elde edilen bir sistemi içerir.  Ve her ikisinden oldukça farklı ruhsal şifa ise kendine has akışıyla varlıksal kazanç üzerinden şifayı gerçekleştirir. Hepsinin kendilerine göre incelikleri vardır ve biraz da sır olan yanları. Sır olan yan kullanıcıları tarafından da bilinmez. Her kullanıcı kerameti uyguladığı sistemde veya sahip olduğu özellikte bilir, bilir de zamanın şifasının hangi noktaya doğru açıldığından da pek haberdar değildir. Yıllar öncenin, artık etkisi gittikçe azalan sistemlerine takılıp kalır. Oysaki zaman değişmiş, enerjiler değişmiş, güç farklı noktalardan farklı noktalara etkisini göstermeye başlamış ve en önemlisi DNA yapısında da değişiklikler olmuştur, insanlar bunun farkında olmasalar da. İşte yeni zaman şifası o farklılıklar üzerinden etki edecektir.

Zaman kristal oluşum zamanıdır.  Bunu bilenler vardır. Bir zamandır kristal çocukların gelişinden, onların özelliklerinden bahsedilir. Onlar ve onlardan gelecek nesiller ait oldukları zamanın gücüyle ahenk içinde akacak özelliklere göre yapılandırılmışlardır. Onlar dünyamızda farklı yaşayacak olanlardır, peki onlardan önce eski enerjiyle biçimlendirilmiş ve onu göre belli bir çerçevede yaşamış olanlar bu yeni düzene nasıl uyacak, nasıl sağlıklı kalacaklar? Eski, büyük ölçüde değerini yitirdi çünkü ulaşabileceği noktalar yok artık. Eski usulde şifalar gereken etkide değiller. Yeni bambaşka bir değerle devrede, insanlarda ulaşabileceği noktaların kazanılmasını bekleyerek. Bu zamandaki tüm ruhsal çalışmalar işte bu değişimi kazanmak için. Oysaki eski enerjiye hâlâ sımsıkı tutunmuş olanlar, yeniye açılmak niyetinde değil. Böyle bir yaşamda iki enerji arasında devinimsizleşmiş olan insan ruhsal ve bedensel çöküşüne nasıl çare bulacak?  Bedenini nasıl değiştirecek? Elbet ki Gerçeğin Sesine kulak vererek. Değişerek.

Uzak doğu kadim bilgileri insanı biyolojik yapısının da ötesinde tanımlamış ve otamalarını ona göre yapmışlardır ki bu gün onların hepsi devrededir, büyük bir ticari alan olarak da. Ama işlemeye başlayan bu zamanda o bilgiler de gerçekliklerini muhafaza edebilecekler mi? İnsan yapısı değişime uğradıysa o bilgilerde de değişimin olması gerekli değil mi? Elbette gereklidir. Hem de acilen.

Atom altı düzeyde kristalleşen bir beden şifayı da kozmik akışın kristal gücünden çekecektir. Ve şifa, karşılığı hazır olan bedenlerde yer bulacaktır. Bulamadığı içindir ki, pek çok insan acı içinde, ne olduğunu anlayamadan savrulup durmadadır, değişimini sağlayacak sınavların içinde. Ve pek çok şifacı da kozmik çekişin gereğini yerine getiremediğinden yaptığı işte başarısızlığa uğrayacaktır.  Kristal şifa bir zaman evveli başlayan geleceğin şifasıdır, zaman içinde bilimin de keşfedeceği. Unutulmamalıdır ki Galaksimiz, dolayısıyla Dünyamız tüm yaratılışla birlikte, boyuttan boyuta geçerek evrimine devam etmededir. Her şey O’nun öngördüğü zamanlar içinde değişmeye mecburdur. Ve şimdi, şu yaşadığımız kaos ve ondan çıkacak yeni bütünlük için de bu böyledir. Bir boyutta kristalleşen dünyamız ve sahip olduğu yaşam Galaksimizin en değerli mücevherlerinden biri olarak yolculuğuna devam edecektir.

Selay Gunon

(Güncelleme: 25/02/2007)