|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Bilginin eyleme dönüşmesi nasıl mümkün olur?
Her ne varsa O’nun bilgisi vardır. Ve bilgisi olan her şeyi, yaşamak için öğrenmek zorunda olduğumuzu biliriz. Genel olarak bizi ilgilendiren ve bizim için önemli olan bilgi ve konuların dışındakiler hakkında fikirlerimiz vardır. Fazla ilgilenmez, araştırma gereği dahi duymayız. Günlük hayatı devam ettirebilecek bilgiler yaşam ve hayatı sürdürebilmek için çok önemlidir. Yaşam kaygı ve endişesi, aç kalma korkusu her varlık için çok önemlidir. İnsan için ateş yakmaktan, yemek, barınma ve giyime kadar daha birçok bilgiler, bilincinde olunduğu için eylem halindedir. İnsanoğlu gelişim denilen süreç içinde tekâmül edip yaşamını kolaylaştırdıkça, kendini insan yapan başka yönleri olduğunu fark etmiştir. Bu süreç içinde kimileri fikir olarak... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
O'nun yolu mutluluk yolu mudur?
O’nun yolunu, bunca kutsal kitap, tebliğ ve öğretiye rağmen insanlığın büyük bir çoğunluğu tarafından bulunamaması düşündürücüdür. Kutsal kitaplardan tutun, tebliğ ve öğretilere kadar bütün yazılı ilahi ve evrensel bilgilerin hakikatleri ifade etmelerinden şüphe içinde olmak bilen insan için mümkün değildir. Ancak ilahi ve evrensel bilgi ve kavramları zaman içinde çarpıtma, saptırma ve yozlaştırma eylemleri olmuş ve olmaktadır. Çünkü insanoğlu sürekli olarak (Sırat-ı Müstakim) orta yolda yürüme gücü, takati ve bilgisi yeterli olmamıştır. Ve zamanla saptığı tali yollardan orta yola ilahi düzen tarafından getirilerek tekâmül sürecinde zaman kaybetmeden yürümesine bir rahmet olarak yardımcı olmuş ve olmaktadır. İnsanoğlunun cahilane ortaya koyduğu sistem nizam ve... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
"İnanmak düşünceyi ve gönül gözünü kullanmaktır" ifadesini nasıl açıklayabiliriz?
Öz evrimi olarak belli seviyeye gelmemiş, gelememiş insanın göremediği, dokunamadığı ve tesirlerini alamadığı bir şeye inanması mümkün değildir. Çoğunun sandığı gibi inanmanın ölçüsü somut akademik dünyasal bilgi ve kültür değildir. Şayet bu doğru olsa idi sıralamada en önde bilgisayarlar olurdu. Allah’a inancının tarihsel sürecinde çoğunluk olarak birçok yanlış algılama ve anlayışlara sahibiz. Öyle sanılıyor ki sanki kadim zamanlarda insanlar Allah inancına hazır bir evrim düzeyinde idiler ve peygamberler her şeyi açık olarak anlatmalarına rağmen yine de Allah’a inanmadılar. Hayır, bu anlayış baştan aşağı yanlıştır. Zaten kadim zamanlarda evrim olarak hazır olanlar, peygamberlerin tebliğleri ile Allah’ı anladılar, hissettiler ve Allah’a inandılar... | | | devamı... | |
|
|

Türk milleti !
Ebediyete akıp giden her 10 senede, bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
En büyük bayramdır, kutlu olsun!
Ne mutlu Türküm diyene !
Mustafa Kemal Atatürk
| | | |
|
|
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Varlığımızın ebedileşmesi ne demektir, nasıl mümkün olur?
Mikrodan makroya doğru yaptığımız evrim süreçlerinde, bünyesinde aşağı yukarı 64 milyar hücreyi barındıran ve insan denilen bütünlükler haline geldik. Bizler şuan ki beden kalıbımızla milyarlara ulaşan bu hücre topluluğunun temsilcisi ve sözcüsü durumundayız. Her biri kendi başına dâhil olduğu bütünlüğü temsil eden ve bütünlük içinde bütünlüğün yaşamı ve devamlılığını sağlamak üzere çeşitli görevleri üstlenmiş, görevine göre şekillenmiş hücreler bütünlüğü halinde varlık sıfatıyla sıfatlanmışız. Anda böyleyiz, görüntüyüz ve geçiciyiz. Yapılarımız dahi zaman süreçlerinde ortama göre şekillenmiş ve uyum sağlamıştır. Sanıldığı ve anlaşıldığı gibi bir varlık değiliz. Mikro oluşumdan hücre varlığına, oradan altmış dört milyar hücreden oluşan insan varlığına doğu süregelen evrim süreçlerini incelediğimizde... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Gerçeği aramak ve geleceğe ekimini yapmak nasıl olur?
Zaten her an geleceğe ekim yapıyoruz ama yaptığımız ekimin şuurunda değiliz. Şu içinde bulunduğumuz zamanda olan biten her şey daha önceki ekimlerimizin sonucudur. Yaşamımızda “olan biten her şey” hakkındaki değerlendirmelerimizin de çoğu hatalıdır. Kazanılmış ve olumlu diye değerlendirdiklerimiz, ne kazanılmış ne de olumlu olmayabilir. Başarımız nedenile bize yeni başarı olanakları sağlamak üzere ortaya çıkan bir takım durumlar bizce talihsizlik olarak algılanabileceği gibi “aman ne iyi” dediğimiz kimi durumlar da gerçekte bir hayrın kaybolduğunun işareti olabilir. Yolumuz aydınlanma yoludur. Çünkü karanlıktayız. Yaşadıklarımızın neden ve sonuçlarını göremiyoruz. Bu nedenle Yüce Rehberlerimiz var... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Gerçeği bulmamız için ıstırap çekmemiz gerekli midir?
Aslında ve teorik olarak gerçeği bulmamızda ıstırap çekmemiz gerekli değildir. İnsanoğlu özünde hakikati bulma kabiliyet ve donanımına sahip boyutlar üstü bir varlıktır. Böyle bir potansiyeli tohum halinde olsa da genlerinde taşımaktadır. Ancak insanın ıstırap çekmeden gerçeği bulması, insanlara ayna olan sembolik istisna ve örnekler hariç ileri bir tekâmül safhasıdır. İnsan otomatlığın, güdülenmenin etki ve tesirleri ile yaşamın rüzgârında oradan oraya savrulurken hayatın bilgisinde, bilincinde ve farkındalığında olamayacağından yaşamında çile, ıstırap ve zorluklar kaçınılmazdır... | | | devamı... | |
|
|
TV 'DE NELER VAR?
TV'lerde ve Vizyonda
Konularımızla İlgili Gösterim ve Yorumlar
GÖLGELİ TOPRAKLAR / SHADOWLANDS

Tür: Dram, Romantik,
Yönetmen: Richard Attenborough (Gandhi filminin senaristi ve yönetmeni)
Oyuncular: Anthony Hopkins, James Frain, Debra Winger, Julian Fellowes, Toby Whithouse, Edward Hardwicke, Daniel Goode, Peter Howell, Scott Handy, Tim Mcmullan, Robert Flemyng, John Wood, Roddy Maude-roxby, Michael Denison, Andrew Seear, Andrew Hawkins,
Senaryo: William Nicholson,
Yapımcı: Richard Attenborough, Brian Eastman,
Yapım: 1993 - İngiltere
Süre: 131 dakika DVD
http://www.sinemalar.com/film/6279/golgeli-topraklar
Hiçbir çıkar, hiçbir beklenti olmaksızın, hiç incitmeden iki insan birbirini gerçekten sevebilir mi? Bu film böyle bir sevgiyi anlatıyor. Filmin öyküsü gerçek yaşamdan alınmış. “Narnia Günlükleri” nin yazarı, edebiyat profesörü İngiliz C.S. Lewis (Anthony Hopkins)ile Amerikalı şair Joy Gresham (Debra Winger) arasındaki aşkın öyküsü gerçekten çok etkileyici, çok düşündürücü bir biçimde verilmiş: Yaşam sadece mutluluk değildir. Mutlu olmak istiyorsan acıyı da göze almalısın ve insan ancak sevdiğizaman yalnızlıktan kurtulur.
Her şey 1930’larda C.S. Lewis’ın Oxford’da ders verdiği yıllarda bir mektuplaşma ile başlıyor. Amerikalı şair Joy Gresham, hayran olduğu C.S. Lewis’ la tanışmak için İngiltere’ye geliyor. Yanında küçük oğlu davar. Günümüzün senaryolarında rastlanmayan sessiz, derin ve çok geç itiraf edilen bir aşk başlıyor. Kuşkusuz C.S. Lewis rolündeki Anthony Hopkins’in büyük ustalığının katkısı olmasaydı, bu film sıradan duygusal bir öyküden ibaret olurdu.
Aşkı, sevgiyi bildiğini veya yaşadığını düşünen yahut bilmeyen, hiç yaşamamış olan herkesin bu filmden öğreneceği şeyler olabilir. İyi seyirler.
Güney Haştemoğlu – 9.7.2012 *ruhsalboyut.com* | | | |
|
|