TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 24 Nisan 2024 Çarşamba

  ZAMAN SONRASINA ...
  SAHİP OLMA DUYGUMUZ
  İRADE NİYETLE GÜÇLENİR
  YEDİ SES, YEDİ RENK...
  GÖNÜL DEĞERLERİMİZ -1
  KAZANÇ EMEK KARŞILIĞIDIR
  UYANIŞ İÇİN BAŞLANGIÇ
  UYANIŞ İÇİN AKTİFLEŞME
  DİLEKLER GERÇEĞE AİT...
  BİLGİ, HİZMET VE GÜÇ
  KOŞULSUZ SEVGİ NEDİR?
  ZAMAN IŞIK ANAHTARDIR
  VİCDANDA YASA, GÖNÜLDE O'
  ANLAMAK AHENK SAĞLAR
  İKİNCİ ZAMAN
  ZAMANI YAŞIYOR OLMAK
  İYİ VE DOĞRU
  DİKKAT ÜST BİLİNCİMİZİN...
  SEVGİ VE YAŞAM
  ZİHİN VE SEVGİ
  İYİLİK BÖYLE BİR ŞEYDİR
  UMUDU DAHA GENİŞ DÜŞÜNMEK
  HAYRI BİLMEK O'NA ERMEKTİR
  EYLEM YOKSA BİLGİ...
  IŞIK OLMAK
  KORKU VE ENDİŞE
  BİRLEŞTİRİLEN DEĞERLER
  BAŞEDEMEDİĞİMİZ SINAVLAR
  DÜNYA OYUNU...
  SEVGİ ÜZERİNE...
  RUHSAL İNCELİK
  ŞUUR VE BOYUT ANLAMLARI
  GÜCÜN KAYNAĞI AŞK...
  GERÇEĞİN GÜCÜNÜ GİYİNMEK
  TV'DE NELER VAR?
  ÖZGÜR MÜYÜZ?
  KURTULUŞ KENDİNİ BİLMEKTİR
  BİLGİ, SEVGİ VE HAYIR
  RUHSAL DENGE VE DÜZEN
  RUHSAL GERÇEK
  GERÇEK BİZ KİMİZ?
  RUHSAL YOLUN ÖNCELİKLERİ
  BİRLİK VE HAYIR İLİŞKİSİ
  BÜTÜNLENMEK
  ALLAH İNANCI
  TV'DE NELER VAR?
  RUHSAL ÖZGÜRLÜK
  ÖZGÜR OLMAK
  DİLEKLERİMİZ
  ÖZ BİLGİ
  HİZMET YARATMAK
  O'NUN ADALETİNİ ANLAMAK
  İLAHİ ADALETİN TECELLİSİ
  KADERİMİZİ BİZ Mİ YARATIYORUZ?
  SEVGİ VE AYDINLANMA
  TV'DE NELER VAR?
  YÜKSEK HİSSEDİŞ
  HAYRI BİLMEK
  SEVGİ VE KENDİNİ BİLME
  SEVGİ VE İNSANÎ DEĞERLER
  YENİ BOYUTA HAZIR MIYIZ?
  TV'DE NELER VAR?
  KARDEŞLİK ANLAMI
  YALAN SÖYLEMEK
  O'NUN SELAMI
  ATEŞ VE YANMAK
  DÜŞÜNCE SEVGİ VE İYİ OLMAK
  ANLAMAK DÜŞÜNMEK ARAMAK
  SEVGİ, İNANÇ, BİLGİ, VE NEŞE
  TV'DE NELER VAR?
  VAROLUŞ SORUMLULUĞU
  İNSANIN ÖZ DÜZENİ
  RUHSAL BİLGİYE UYMAK
  ŞUURLANMA
  KENDİMİZİN SORUMLULUĞU
  YALNIZ İYİLİK
  BERABERLİKTEN BİRLİĞE
  BİLGİNİN HAKEDİLİŞİ
  İNANMAK İLE YAPMAK
  İNANÇ VE SABIR
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI

 

Tesadüf Nedir?

 

           Tekâmülümüzle doğrudan ilişkileri olan ama tam bilincinde olmadığımız, sürprizler ve karşılaşmalardır tesadüfler. Zaten bilincinde olduğumuzda artık tesadüf olmaktan çıkmışlardır. Tekâmül ederken, yani yaşarken bilgi ve bilincine varacağımız şartlar, oluşumlar ve olayları deneyimleyebilmek için karşımıza türlü etki ve tesirlerle ortaya çıkmalarıdır. Bunlarda bizlerin etkileri olduğu kadar çevremizdekilerin de, ilahi sistemin de etkileri vardır.

 

           Akıl, mantık, şuur ve ne yapma bilincinde olarak deneyimlerimizle elde etmemiz gereken tecrübelerimiz olması gerekirken, bilgi ve bilincimizi tesadüfler sonucunda otomat veya yarı bilinçle arkamızdan esen bir rüzgârın etkileriyle elde etmemizde bir gerçek vardır. Ama bu şekil oluyor diye tesadüflere bağlı gidişatı kabullenmek yanlıştır.

 

           Donanımlarıyla kendi başına yürümesi gereken insanın bir şefaat çemberinde tesadüf gibi yardımlara muhatap olmasında evrensel değişim ve gelişimin etkileri bulunmaktadır. Kadim dönemlerden bu yana zaman gittikçe hızlanmaktadır. Buna paralel olarak evrimde hızlanmıştır. Çeşitli şekil ve usullerde yapılan yardımlar, olması gerekenden daha ileri bir merhaleye varlığı ulaştırmanın çalışmalarıdır. Her ne kavram ve kelimeler ile ifade edilirse edilsin, bunlar bir şans, fırsat ve rahmettir.

 

Orhan Yarat

 

12.11.2007

 

 


           Çoğunluğun anladığı manada tesadüf yoktur. Tesadüf, denk getirilme, karşılaştırılmadır. Her şey gibi o da bir plan program uygulamasıdır. Aslında plansız programsız olarak görünen işler, yaşamlar dahi o anın gereği olan durumlardır. Onlar çeşitli nedenlerle başka türlü olamazlar, ama başka olma alternatifleri vardır. Uygulanan şekil, seçtirilendir. Anlaşılmış olmalıdır ki tesadüfe konu olan durum iyi olarak da nitelendirilebilir, kötü olarak da. İyi ve kötü ayırımları dualite dünyamızın ve hamlığımızın sonuçları değil midir zaten! Bu görüş her olanın gerekli olduğu noktasına getirir bizi. Ve diyebiliriz ki her şey olması gerektiği gibi olmakta, cereyan etmektedir. Bu manada varlığın olaylar üzerinde bir kontrolü yoktur. İnisiyatif kullanılarak olayların değiştirildiği savı ise, olayın o şekilde gerçekleştirilmesi gerektiği görülemediği için ileri sürülür.

 

           Peki, irade gücü ile değişimler için ne söylenecektir? İradenin oluşuma etkisi de bir plan gereğidir, bazen tesadüf gibi görünse de. Bir şeyin hep şöyle giderken, değişim zamanı gelmiştir, bunun için ona bir güç uygulanmıştır ve o artık eskisi gibi şöyle değil, böyle olmaya başlamıştır. Külli plan her şeyi, her akışı, her oluşumu içine alır. Onun dışına çıkmak mümkün değildir. Ancak bu plan bizim akıl erdiremediğimiz bir takım esneklikleri de bünyesinde barındırdığı için bizi şaşırtabilir. Bu bizim eksikliğimizdir.

 

           Bir de bazı hassas kişilerin, görüş alanları dışındaki durumlardan bazı algılarda bulunmaları ya da gelişmekte olan bir olayın tesirlerini önceden hissetmeleri söz konusu olabilir. Bunlara altıncı his, önsezi, hissi kabl-el vuku gibi adlar verilmiştir ve bazıları tesadüf olarak değerlendirilir. Böyle durumların yukarda anlatılanlarla ilgisi yoktur. Onlar ruhsal hassasiyete çarpan izlenimlerdir.

 

Osman Türkmenler

 

12.11.2007 



  

           Evrende tesadüf diye bir şey yoktur. Zira gerekli nedeni olmayan hiçbir şey bulunmamaktadır. Yaradılışta abes yoktur. Saçma olmaz. Ancak hikmet vardır. Her nesne yerinde ölçülü bir düzende kurulmuş, her iş uygun ve amaçlanana uygun verilmiştir. Zira her zulümde bir adalet, her kötülükte bir iyilik vardır. İnsana göre tesadüf olan Allah’a göre takdirdir, O’nun ezeli kararıdır.

 

Sadık Yarenler

 

12.11.2007

 


 

           Yaşadığımız evrende tesadüf diye bir şey yoktur. Her şey olması gerektiği gibi belirlenmiş planlar çerçevesinde gerçekleşmektedir. Daha önceden düşünülmüş, bir takım olaylar bizim isteklerimiz doğrultusunda  sisteme dâhil  edilmişlerdir ve yeri geldiği zaman karşımıza çıkmaktadır. Evrende yaşadığımız  her şey önceden yaşanıp bitmiştir. Bundan dolayı da bizlere bunları tecrübe etmemiz için yollar gösterilmektedir. Hangi yoldan gideceğimiz ise bizlerin tercihine bırakılmıştır.


           Ruhsal konuların içinde olmayan kişiler ise karşılaştıkları olayların karşısında ne büyük tesadüf diyip geçmektedirler sebep ve sonuç ilişkisini düşünmeden. Oysa büyük  olan tesadüf değil sistemin ne kadar doğru ve düzenli işlediğidir.
 
Zeynep Ebru Güçnar

 

12.11.2007



           Günlük yaşantılarımızda insanın olduğu her yerde elbette insanla birlikte olan düşünceleri, fikirleri, istek ve arzuları, hırsları hatta bazılarımızın nefretleri vardır. Bütün bu zihinsel faaliyet "düşünce" ana başlığında toplanmaktadır. Şuurlu olarak bakılmadığı zaman düşünce, sıradan ve insana dair gibi görünebilir. İçinde yaşadığımız Dünya'mız ve onunda içinde var olabildiği Evren'imiz madde ile ve maddeyi var eden düşünce ile doludur ve vardır. Var olan ve var olacak her şey de aynen bizler gibi ve diğer yaratılmışlar gibi O'nun büyük düşüncesinden ibaretiz. Düşünceyi yaratan O’dur ve düşünce düşünebilen insana verilmiş en büyük Tanrısal hazinedir çünkü düşünce, bir şeyler yaratabilir, hayrı bulabilir, sevgiyi çoğaltabilir ve paylaşmayı öğretebilir. Düşünce özünde hayırlı ve saf bir mekanizmadır ve düşünce kudretlidir çünkü düşünebilen tek varlık olan insan tekâmülünü ancak düşünce yoluyla ulaşacağı iyilik ve doğrulukla tamamlayabilecektir. Düşüncenin önemi onun evrensel kurallara bağlı olan kuvvetli mekanizmasındandır.

 

           Tesadüfler, evreni işleten yasalardan "çekim yasası" ile epeyce ilgilidir diyebiliriz. Çekim yasası bizlere, şuurlu ya da şuursuz düşündüğümüz ya da inandığımız her şeyi kendimize çektiğimizi, yakın tuttuğumuzu anlatmaktadır. Konuşmalarımızda buna dâhildir. İçinde yaşadığımız büyük evren bizlerin düşüncelerine ve sözlerine tepki vermek üzere tasarlanmıştır. Çekim yasası ile şuurlu girişimlerin gerçekleşmesi çok olasıdır ama aynı zamanda farkedemediğimiz dikkatimizden kaçan bazı düşüncelerin ya da sözlerinde gerçekleşmesi ihtimali vardır. Yaşadığımız büyük bütünlükte her olay birbirini az da olsa etkilemektedir, kelebek etkisi başını ve sonunu unuttuğumuz olayların bile çok uzun zaman sonra "bir tesadüf sonucu" karşımıza çıkmasının nedenlerinden biridir. Olması düşünülmüş, dilenmiş her düşünce zaman geçtikçe "tesadüf" oluşumunu kuvvetlendirir ve sonradan "tesadüf" anlamını bilmediğimiz şuur dışı olaylar haline gelir. Bunun sebebi evrenin hafızasının biz insanların hafızasından çok daha keskin olmasıdır ve evrende hiç bir şey kaybolmaz (düşünceler, kelimeler, duygular vs…) ve muhakkak karşılığını bulur. Şuurlu olmayan çekimsel girişimler yüce mekanizmalar tarafından kontrol edilir ve hakedişlerimize uygun olarak hayrımıza olacak ya da olmayacak olarak değerlendirilir bunun sonucu olarak düşündüğümüz ya da düşüncemizden farklı olaylar ve insanlarla ilişkiler içinde oluruz.

 

           Kuvvet ile düşünülmüş şuurlu olumlu düşünceler, gerçek ve hakedilmiş sonuçları ve olayları bize yakın tutacaktır ve şuurluluğumuz eylemlerimizle birlikte hakedişimizi direk etkileyecektir. Şuur; üzerinde düşündüğümüz konuların farkındalığını, eylem; farkına varılmış her şeyin yerinde zamanında olması-oluşması için gerekli olan çabayı ve hakediş de farkındalık ve çabanın sonucunda istediğimiz sonucu bize sağlayacak olan hayırlı mekanizmadır. Şuur'luluğumuzun kendimizce anlamlanmış seviyesi, tesadüflerin aslında hayırlı bir evrensel mekanizmanın parçası olarak kendimiz tarafından yaratıldığını ve yardımcı ruhsal etmenlerin bu mekanizmada rolleri olduğunu, tesadüf olarak görünen şeylerin, üzerinde düşünülmesi gereken konular olduğunu bize anlatmalıdır.

 

Mazhar Volkan Topaloğlu

 

12.11.2007

 

 

 

           Tesadüfler, bir amaç veya onun vasıtası olmayan, ancak amaca yöneltilmiş sebebin meydana getirdiği farklı sonuçlardır. Aynı zamanda kendi sonucu ile manevi sebebi arasında bir orantı olmayandır. Hesap edilemez izler oluşturan anlam dışı bir sebeptir.

 

           Tesadüf anlamı çok değişik şekillerde işlenmiştir. İki veya daha çok olayın ortaklığıdır. Her birinin sebebi vardır. Fakat ortaklıklarında bilinen hiçbir sebep yoktur. Doğanın meydana getirdiği her şey, belli bir sonuçta meydana gelir. Bu şekilde daimi ve ona uygun meydana gelmeyen olaylar da, olaya katılan fakat bilinmeyen faktörler tesadüfleri ifade eder.

 

           Buna göre, bütün şartlar ve sebepler bilinmediğinden tesadüf var demektir. Tesadüf determinizme (sebep-netice kanunu) zıt olduğundan bilimsel değildir. Dolayısıyla akıl dışı olarak açıklanırlar.

 

M.Ali Ceylan

 

12.11.2007

 

 

 

           Aslında tesadüf diye bir şey yoktur. Herkes ve herşey bir gaye bir hedef için yaratılmış ve varedilmişlerdir. Birer enerji yumakları olan hepsinin neşrettiği radyasyon dalgaları vardır. Tüm canlılar bu radyasyonları algılarlar. Bütün yaşam bir tesirler sistemidir. Yani tesirler mekanizması ile karşılıklı alış veriş içinde yaşamlarını sürdürürler. Birbirlerini tamamlarlar. En mükemmel varlık olan insan O’nun bahşettiği akıl ile düşünceye açılır.

 

           Neyi düşünüyorsak onu davet ederiz. Ancak hiç düşünmeden karşımıza çıkan olaylar, haberler, bilgiler de vardır. Bunlara tesadüf deriz. Tesadüflerin bazılarını biz düşüncelerimizle davet ederiz. Örneğin: kapı çalınır, açınca karşımızda gördüğümüz dostumuzu bir gün evvel düşündüğümüzü hatırlarız. Ya da tekâmülümüz gereği aşmamız gereken engellerle, olaylarla karşılaşırız. Kısaca tesadüfler, değerlendirmemiz gereken fırsatlardır.

 

Fahire Öztekin

 

12.11.2007

 

 

 

           Planlamadığımız ancak iyi veya kötü etkilendiğimiz olaylara tesadüf diyoruz. Bu olaylar kısmen kendi zihinsel yapımızın çekimi ile kısmen yüksek şuurumuzun tertibi ile meydana gelir. Sevgili Günal Gölhan’ın sık sık tekrarladığı bir söz vardır: bela herkese gelmez, erbabı istidat arar.  Burada kişi zihinsel yapısı ve bu yapıya dayalı davranışları nedeniyle istemediği olayları çeker. Hepimizin böyle tanıdıkları vardır “bütün bunlar hep beni mi bulur? “diyen. Tam tersine hep kendisini sevindiren tesadüflerle karşılaşan kişiler de vardır, işlerinin daima yolunda gittiğini düşünürler. Hâlbuki kötü tesadüf diye bir şey yoktur, sadece öğrenmemiz gereken bir ders vardır.

 

           Biz zihnen yaptığımız enerji yayınlarına göre, insanların olumlu veya olumsuz yönlerini harekete geçiririz. Yüksek şuurumuz ki aynı zamanda ilahi planlarla bütünleşmiştir, kimi olayları, kendimizin veya başkalarının hayrına düzenler. Spastik bir çocuğu olan varlıklı bir kişinin, spastik çocuklar için bir iyileştirme merkezi açması, yolda kazaya uğrayan kişinin daha sonra evleneceği kişi tarafından hastaneye kaldırılması gibi. Olaya bu bilinçle bakıldığında her karşılaşmaya, burada bana düşen bir görev mi var, diye bakmalıyız.

 

           Televizyonlardan veya gazetelerden öğrendiğimiz her şey, yaşadığımız olumlu veya olumsuz her olay yeteneğimiz, bilgimiz dâhilinde bize bir görev yükler. Kız çocuklarının okula gönderilmemesinden kendine görev çıkaran biri, yüzlerce kızın okula gitmesini sağlayabilir. Ancak olaylara bencilce baktığımızda, sadece kendimiz açısından sevinir veya üzülür, çareler ararız. Olaylara tesadüf olarak bakmamızın nedeni bu bencilliğimizdir; lehimize olandan borçlanmamak, aleyhimize olandan veya yardım edilmesi gereken kişilerden haberdar olduğumuz halde görev çıkarmamak, sorumluluklardan kaçmaktır ve ruhsal kayıplar meydana getirir. Dünya bir ruhsal eğitim yeri olduğuna, kelebeğin kanat çırpışından bile haberdar olan bir sistemin mevcudiyetine göre, olaylar neden rasgele cereyan etsin ki?

 

Ayşe Turhan

 

12.11.2007



         
  Tesadüf yoktur. Yaşamdaki olayların akışının perde arkasını bilemediğimiz için tesadüf diyoruz. Dünya yaşamı bir nevi mental temizlik evresidir. Ne cereyan ediyorsa bu temizliği sağlamak içindir. Mental temizlik, O’nun Hayırlarının yeryüzüne inmesi, bilincin yükselmesidir.

 

           Evren muazzam bir titreşimdir ve titreşim yaratıcı, değiştiricidir. Zihinsel titreşimlerimizin gücünün ve en büyük hazinemiz olan mentalimizi yüksek tesirlere nasıl kapattığının farkında değiliz. Bir tarafta sayısız olay var, bir tarafta şöyle veya böyle durumdaki mentalimiz. Her şey sizin düşüncelerinizdedir, sözünün anlamı, olayları siz yaratıyorsunuz demektir. Olayları biz yaratıyorsak nasıl tesadüften bahsedebiliriz?  Denilebilir ki şu dünyanın haline bakın, bunları ben mi yaratıyorum? Ya ben yaratıyorum, ya da ben bu olayların son bulması için yeryüzüne geldim. Bu, ya sorunun bir parçasısın ya da çözümün bir parçasısın, sözünü anımsatıyor. Bu çağda dünyaya gelmemiz tesadüf değil, titreşimlerimize uygun bir zamanda ve yerde doğduk. Deprem, savaşlar, terör,  çeşitli afetler mentalimizin temizliği için olduğu kadar, aynı zamanda bunlara karşı ne tedbirler alınmalı gibi bir sorunun cevabını aramak içindir. Olaylara tesadüf olarak bakmak, sorumluluktan kaçmaktır. İnsanlığı ortadan kaldıracak silahların kullanıldığı savaşların, çevre kirlenmesinin, doğanın tahribinin en üst düzeyde olduğu, yepyeni hastalıkların peydahlandığı bir dönemde dünyaya gelmiş olmamızın tesadüf olmadığını kabul ettiğimiz takdirde nedenlere ulaşmamız, görevlerimizi fark etmemiz daha kolay olacaktır.

 

Güney Haştemoğlu

 

12.11.2007

 

 

 

           Kader gibi tesadüf de spiritüalizmanın en geniş şekilde bilgilenmeye ihtiyaç gösteren konularından biridir. Maddesel ortamlarda tesadüf kavramına bir yer verilemez. Burada ancak zorunluluk veya olasılık vardır.

 

           Doğa olaylarında geçici bir niteliğin istikrarlı oluşu kendisinin bağlantılı olmasından veya bir gelişimi biçimlendirmesinden ileri gelmektedir. Bir rastlantı sonucu olmayacağına göre de bu amaçta sadece bir koşuldur.

 

           Tesadüf, sebeplilik ve zorunluluk noktasından; kendiliğinden olan ve belirsiz bulunan bir durumdur. Amaçlılık noktasından; kendine ait bir düzeni olan ve aynı zamanda şuur dışı bulunandır. Görünüşte ise; belirmemiş, beklenilmeyen şeydir ki, bu ya bir sebep ya da sonuç karşımıdır. Ya da birbirinden bağımsız olan dizilerin birbiriyle bir düzen içinde rastlaşmasıdır.

 

Erdem Etiker

 

12.11.2007

 

 

 

           Tesadüf, kader dediğimiz buluşmadır. Birçok bileşenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Tesadüf uygun durum ve zamanda ekilen tohumların filizlenmesidir. Bizler yaptıklarımız, beslediklerimizle çağırırız tesadüfümüzü. Harekete geçirdiğimiz her şey, karşılık bulduğu yerden bizim gerçekleştireceklerimizdir. Ağzımızdan çıkan bir söz, herhangi bir konuda açtığımız düşünce yolu bizim yarınlarda karşılaşacaklarımızdır. Güzel olarak karşılaştığımız durumları tesadüf (rastlantı) olarak ifade eder, içine düştüğümüz kötü olarak adlandırdığımız durumları ise, kaderimiz olarak görürüz. Kaderimde bu da varmış işte, deyip sızlanır dururuz. Fakat önemli olan iyi ve kötü olarak sınıflandırdığımız iki konunun da içindeki gerçek güzelliği fark etmektir. İşte o gerçek güzelliği fark edip hayatımıza o anlamda yol verebilirsek, yarının tesadüflerini de şimdiden görür gibi oluruz.

 

           Tesadüf bizlerin çağırdığı gerçeklerdir, gerçeklere nereden yön veriyorsak buluşma noktamız da o olur. Eğer örnek verecek olursak, bir program yaptık ve program dâhilinde kalmaya çalıştık. Yaptığımız program, üzerinde olduğumuz gerçekler yönünde ise gerçekleşecektir. Eğer tam üzerinde bulunmadığımız konular ise, mutlaka programladığımızın dışında farklı şekilde gerçekleşecektir. Daha geniş, günümüzden bir örnek verecek olursak; bir ev aldık diyelim ve evin dekorasyona ihtiyacı var. Bir program yaptık; boyasıydı, mutfağıydı, banyosuydu, elektrik işleriydi, vs. gibi. Bu konuda kafanızda belirli bir şablon var ve onu oluşturmaya çalışıyorsunuz. İşte bu konular üzerinde çalıştığınız kişiler (ustalar, mimarlar vs.) sizin tesadüfünüzü oluşturacaktır. İşin içine ne kadar kişi girerse o kadar da tesadüf, olasılık ortaya çıkar. Bir bakarsınız ki hiç planlamadığınız işleri de yapmışsınız. Ama bu işin içinde olsanız, işin bileni olsanız, çalıştığınız kişileri seçer, olasılıkları düşünür, artılarını, eksilerini planlar, bütçenizi (enerjinizi) de düzgün kullanmış olursunuz. O zaman tesadüfler güzel görünür bir hal alır. Bu da seçtiğimiz yolun üzerinde, bilerek hareket etmemizin gereğini gösterir. İşte onun için, yarının tesadüflerini oluşturmak için, şimdiden yaşantımızın bileni olalım. Tesadüf, açtığımız yolun içine çektiklerimizin karması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.

 

Tarık Öztürk

 

15.11.2007

 

 

 

Tesadüf bir karşılaşmadır. Karşılaştık mı, karşılaştırıldık mı? Karşılaşma olasılığımız neydi? Şans var mıdır? Bunlar üzerine tarih boyunca düşünülmüştür. Her şeyin şans olduğunu düşünmek kadar veya hiçbir şeyin tesadüf olmadığını düşünmek mümkün olabiliyor. Konuya ikilemin dışından bakmak gerekiyor. Bilincin azaldığı vasatta madde yasalarıyla işleyen kaçınılmaz bir tesadüf gerçeği vardır. Madde ortamında bir şeylerin bir şeylere tesadüf etmemesi mümkün değildir. Bilincin olduğu yerde seçimler vardır. Önemli olan işimizi şansa bırakmamaktır.

 

Büyük olasılıklar önde olan gerçekler içindir. Hayat büyük olasılıkların seyridir. Küçük olasılıklar üzerine umut gerçekçi değildir. Kendimizin yapacağını evren gücünden beklemek, bir şeylerin kendiliğinden değişeceğini ve düzeleceğini ummak zihinsel bozukluk olarak tarif edilir. Bugün “Sır” veya “Çekim Yasası” evrenden ısrarla hediye beklemek olarak anlatılıyorsa, bu yeni bir keşif değil, öteden beri insanın hazıra konma üzerindeki rüyasıdır.  Çok zengin ve kudretli bir kral olsa, sarayına insanları bir bir kabul ettiğinde ev, araba, vs istiyorum deyip durduklarında ne durumda kalıyorlarsa odur. Dilemek böyle olmamalıdır.

 

Var Olan’ın her yerde ve herşeydeliği esasına göre hiçbir şey bilincin dışında kalmasa da “yoğunluk dereceleri” vardır. Her karşılaşmaya büyük anlam yüklemek gerekmez. Ama kendimize ait her karşılaşmayı daha anlamlı kılabiliriz. Duygu ve düşüncelerimizi ne kadar güzelleştirirsek, içinde bulunduğumuz ortam o kadar yoğunluk kazanır. Rasgelelik ve şanssızlık azalır. Karşılaşmalar çoğalır, çünkü yoğunluk yakınlıktır ve akış gerektirir. Donukluğun sebebi yalnızlıktır. Her tesadüf ettiriliş iletişimle anlam bulur.


Altan Gürol


15.11.2007

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 94029697 kişi ziyaret etti, Şu anda 175 kişi sitede.