LBL_YAZI
SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN KONUSU

 

Kurtuluş kendini bilmektir

 

 

Hiç düşündünüz mü kaç fizik boyut var? Biz fizik boyut ve fizik ötesi boyut diye ikiye ayırıyoruz ve ölünce fizik ötesi boyuta geçeceğimizi kabul ediyoruz. Hâlbuki ruhsal bilgiler "ölmeden önce ölünüz" diyor. Ölmeden önce ölürsem yine dünyadayım ve bir fizik bedene sahibim. Öyle ise o fizik beden nasıl bir bedendir ve o fizik bedenin dünyası nasıl bir dünyadır ve o dünyanın fizik yasaları nasıldır? Gerçek ibadet ölmeden önce ölmek midir? Ölmeden önce ölen "kâmil insan" zehir içse ona hiçbir şey olmuyor. Kâmil insanın bedeni nasıl bir bedendir, kâmil insan bizim tabi olduğumuz fizik yasalara tabi değil mi? "İbadetin yüksek biçimleri üstün biyolojik özellikler yaratır" bilgisi var. Üstün biyolojik özellikler taşıyan bir beden varsa onun ait olduğu üstün özellikler taşıyan bir fizik dünya ve bir fizik boyutun da var olması gerekmiyor mu? Uçan dairelerle ilgili bir soruya "Uçan daireler sizin giysinizdir" cevabı verilmişti.  Bir Zülkarneyn konusu var. Başka bir bilgide uçan daire olarak görülenlerin bir kısmının Zülkarneyn’in bizzat kendisi olduğu ifade ediliyor. Bu bize verilen cevapla anlam olarak birleşiyor. Kim bilir dünyamızda kaç Zülkarneyn var ve ne muazzam görevler yapmaktalar ama farkında değiliz.

Bütün bunları neden anlatıyorum?  Çünkü kendi durumumuz ve kendimizin gerçekte ne olduğu ile ilgili farkındalığımız hiç mi hiç yok. Anlattıklarım bizim beklendiğimiz yerdir, aslımızdır. Biz ise nefsin yasalarına tabi olarak, kendimizi bilmeden yaşıyoruz. Tıp bilimleri, özellikle psikiyatri, psikoloji hepsi nefse aittir. İlaçlar nefsin ilaçlarıdır. Sağlıklı olmak için hücrelerle konuşmayı, organlarımıza teşekkür etmeyi filan bırakalım. Çünkü onlar bizim yapmacık sözlerimizi değil, nefsin hâkim olduğu sevgiden uzak zihnimizi dinliyorlar. Fizik yasaları, bilim, keşifler, icatlar içinde olduğumuz realiteye aittir. Dünyamızın girmekte olduğu yeni devirde ne maddi zenginliğimizin ne o bilim, teknoloji dediğimiz şeyin hiçbir işe yaramayacağını artık anlamalıyız. Nitekim şimdi bile bu saydığımız değerler milyarlarca insanın derdine deva olmuyor.

Kurtuluş nefsin içinde yaşadığımız basamağını terk etmekle mümkün olacak. Çünkü dünya realitesi o basamağı terk etmeye başladı. Daha üst güçlere ihtiyacımız var. Acıkmayan, susamayan, üşümeyen, sıcaktan bunalmayan, hastalanmayan, her an hizmete koşabilen bir bedeni yaratacak bilince ihtiyacımız var. Her şartta var oluş sevincini yaşayan, sevgi ve birlik realitesine geçmiş yüksek zihinlere ihtiyacımız var. Yüksek zihin zekâ değil, bilgili değil, nefsinden kurtulmuş, sevgi ve saygının, birliğin zihnidir.

Anlam veremeyeceğimiz, çözemeyeceğimiz olaylar yaşayacağız. İnsanın insana verdiği zararın, doğal felaketlerinkini kat be kat aşacağı günlere giriyoruz. Zengin, fakir, devlet başkanı veya çöpçü herkes bunu aynı biçimde yaşayacaktır. Ortaya çıkan karmaşayı nefisler yaratıyor.  Bizlere nasip olan bilgiler biz kendimizi kurtaralım diye verilmiyor. Anlayabilen insanların kurtuluşuna hizmet etmemiz için veriliyor. Kaldı ki biz kurtarırken kurtulacağız.

Kurtuluşu anlamıyoruz. Kurtuluş anlamı burada bir araba kazasından yaralanmadan kurtuluş gibi, kurtulup eski yaşama devam etmek değildir. Tırtılın kozasından kelebek olarak çıkması gibi bir kurtuluştur. Artık eski düzen yok, eski hayat yok, yepyeni bir düzen, yepyeni bir var oluş alanı var. Ya kurtulamayıp koza ile birlikte yok oluruz ya da kurtuluruz, kelebek olup başka bir realiteye geçeriz. Bütün mesele o yeni realiteyi Zülkarneyn realitesini anlamıyor olmamız, nefsin isteklerini kendi isteğimiz, nefsin projelerini kendi projelerimiz, nefsin duygularını kendi duygularımız zannederek devamlı nefsi beslemekte oluşumuzdur.

Birbirine zıt istekler bir arada bulunamaz. İsteklerimiz asla kendimiz için değil hizmet için olmalıdır. Kişisel tatmin için istekte bulunduğumuzda sevgi ve birlik realitesinden çok uzağa düşeriz. Kişisel istek sadece zengin veya meşhur olmak, konfor gibi şeyler değildir. Hiçbir dünya değeri istemiyorum ama hizmet de yapmıyorum. Hizmetten kaçmanın altında nefsin sinsi istekleri veya umursamazlığı vardır.

Tekrar başa dönersek kaç fizik boyut var ve biz hangisine nefsin zinciri ile bağlanmış, gerçeğe karşı nefsi ile gözleri bağlı, kulakları sağır olmuşuz? Nefsin hiçbir zaman tam olarak yerine gelmeyen vaatlerini ne muhteşem bir geleceğe tercih ettiğimizin farkına varmalıyız.

Böyle gidersek bizi devamlı uyaran Hayır Düzenlerinin artık bize ulaşamayacağı bir kapanıklığa gireceğiz ki özgürlük ümidinin ortadan tamamen kalktığı,  acı veren ve yok oluşa giden bir kölelik dönemi başlayacaktır.

Güney Haştemoğlu 7.9.2016  *ruhsalboyut.com*

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.