İnsanın insana yaptığı ve yapabileceği hizmet ruhsaldır. Hiçbir şeyin aynı kalmadığı, gelip geçici olan dünya yaşamında ruhsal hizmetin yerini başka bir şey alamayacağı gibi, hiçbir hizmetle kıyas dahi edilemez.

           Düşünce ve niyet, hizmet yapma istek ve arzusunda çok önemli bir yere sahiptir. Nitekim ruhsal düşünce ve gaye taşımayan hizmetler saman alevi gibidir. Çıkar ve menfaatler tatmin olduğunda ortada bir şey kalmaz. Onun için gaye ve amacı ruhsal olan hizmetler kalıcı olur ve bir maksat hâsıl ederler. Zaten ruhsal gelişim için bulunduğumuz dünya yaşamı, ruhsal olarak hizmet yapabileceğimiz bir boyuttur.

          Ruhsal hizmeti yansıyarak, anlatarak ve yazarak yapabileceğimiz gibi, inşa ederek, yöneterek ve üreterek de yaparız. Çünkü maddi ve manevi bildiğimiz ve gördüğümüz her şey, dolaylı ve dolaysız olarak ruhsallığa hizmet etmek üzere yaratılmış, düzenlenmiş ve tanzim edilmiştir. Burada insanın sınanması, gelişimi ve tekâmülü yapılan işin ve eylemin ruhsal bir niyet ve düşünceye dayanıp dayanmadığıdır.

         Üçüncü boyut dünya yaşamında ki düşünce kısıtlanmış, daraltılmış ve gücü azaltılmış yaratıcı bir enerjidir. İnsan kendi çapındaki tekâmül için düşünceyi sanal boyutta oluşturup somut dünya ortamında eyleme geçirir. Bu yüzden her türlü fiiliyatta kalıcı maksat ve gayenin oluşması için düşüncelerin kendine, doğaya, insanlığa ve evrenlerin hayrına olması gerekir. Bunu tersi olarak düşünce bencil ve egoist bir tutum içinde kendine hizmet olarak ta bir eylem içinde olabilir. Ancak sistem, nizam ve düzen ilahi sistem tarafından insana, doğaya ve evrenlere hizmet şekilde düzenlenmiş olup, negatif tutum, kendine hizmet düşüncesi içindeki davranış ve eylemler hızla akmakta olan nehire karşı yüzmek olduğu gibi… Evrensel olarak zaman ve enerji kaybıdır.

Orhan Yarat – 21.6.2011 *ruhsalboyut.com*

Hizmet, varlıksal bulunuşumuzun gerçekler üzerindeki uygulamasıdır. Bulunduğumuz her ortam bizlerin hizmetinde olduğu ortamlardır. Herkes bulunuşundaki farkındalıkla hareket eden olmalıdır.

         Gerçek hizmet; bilinç seviyemizin, bildiklerimizin kontrolü üzerinden uygulama alanındaki atmosferi koklayarak verebileceğimizdir. Herkes üzerine düşen görevi bu incelikte düşünmelidir. Bu düşünce şekli, bizlerin gereksizliklerden sıyrılarak, sadece yapabileceğimiz doğru hizmet üzerine odaklanmamızı sağlayacaktır. Her birimizin ayrı görünüşte ve ayrı hassalara sahip olduğunu unutmamalıyız ve birbirimizi bu hassalar üzerinden bağlamamızın gereğini düşünmeliyiz. Her birimizin her birimize hizmeti kabul edeceği yerden olacaktır. Aşırıya kaçmamamız, bizlerin sadece görevi üzerine odaklanmasını sağlatacaktır. Aşırıya kaçmak O’nun da bizden istemediğidir. Üzerimize vazife olmayan işlerle uğraşmak, bizleri farkına varamayacağımız yanlışlara sürükler. Bu yanlışlar, bulunuşumuzdaki doğruların da ortadan kalkmasına neden olur.

         Bizlerin hizmeti, her zaman için bütünün hayrı için olmalıdır. Ben odaklı bir yaklaşım, bizlerin bütüne hizmetimizi yerine getiremememiz demektir. Ben dediğimiz yer, hizmet bilincimiz üzerinden bütünlüğün görevinde tutulduğumuz yer olmalıdır. Her görev, geliştirebildiğimiz yer kadar gerçeğe sirayet eder. Birbirimize yapacağımız en değerli hizmetse; ortamdaki bulunuşumuzun farkındalığıyla, O’nun yasalarını üzerlerimizdeki haklar doğrultusunda, işletebilmek olacaktır.   

Tarık Öztürk – 26.6.2011 *ruhsalboyut.com*