|
|
|
Yazdırılabilir Versiyon |
|
|
HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Sır nedir, varoluştaki ve varlığımızdaki sır ne olabilir?
Sır, bilemediğimiz, anlayamadığımız ve herhangi bir yorum yapamadığımız, fikirlerimizin olmadığı olay, oluşum ve konulardır.
Varoluşumuz ve varlığımız hakkındaki birçok bilgiyi, kutsal kitaplardan, tebliğlerden ve öğretilerden öğrendik ve öğrenmekteyiz. Varoluşumuz ve varlığımız ile ilgili bilgilerin şimdiye kadar anlatıldığı gibi basit ve mantık dışı olmadığını, aksine çok önemli neden ve sebeplere dayandığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu konuda her öğrendiğimiz bilgi bize varlığımızı, değerimizi ve sorumluluğumuzu hatırlatmakta ve fark ettirmektedir.
Şimdiye kadar öğrendiklerimizden her şeyin hareket halinde değişim ve dönüşüme tabii olduğunu, zamansızlığın ve durgunluğun bulunduğu boyutlarda dahi hiçbir şeyin ebedi olmadığını, bir gün muhakkak değişim ve dönüşüme tabii olacağını anladık.
Nitekim içinde evrenleri barındıran sayısız bütünlüklerin içinde bütünlükler halinde olduğu kozmik bütünlük, farklı bir kozmik bütünlük ile iç içe geçmekte olduğunu ve oluşmakta olan değişim ve dönüşümde bütünlüklerin içinde bulunan sayısız evrenlerdeki mevcut varlıkların hiç olmamış ve yaşanmamış gibi yok olacakları ifade edilmektedir. Bu durumda varlıkların oluşacak değişik sistemlerde kendi mevcudiyetlerini koruyabilmeleri için ruhsal bütünlüklerine tamamen sahip çıkmaları gerektiği ifade edilmektedir. Bu yüzden varlıkların ruhsal bütünlüklerine sahip çıkabilmeleri için evrim programlarının yürürlüğe konularak yaşam denilen uygulama başlatılmıştır. Böylelikle yaşam insan gelişimine göre safhalara ayrılarak son dönemde sıra ile bütün peygamberlerin gelişi, kutsal kitapların indirilişi, tebliğlerin ulaştırılması, birçok gelişimin olması, tabii olduğumuz hızlandırılmış evrim programları gereği olmaktadır.
İnsan kademesinde bağlı bulunduğumuz ruhsal bütünlüğümüze tamamen sahip çıkabilmemiz için yedinci boyut evrimi yapmamız gerektiği anlatılmaktadır. Bütün kutsal kitapların bahsettiği kurtuluş, aslında insanların kendi ruhsal bütünlüklerine sahip çıkmaları ile ilgili bilgilerden meydana gelmektedir. Ve insanın kurtuluşu için bütün ilahi ve evrensel sistemler seferberlik halinde çalışmaktadırlar. Çünkü enerjilerimizin bir kısmı ile meydana gelen ortak güç yeni evrenlerin oluşumunu ve mevcudiyetini sağlamaktadır. Çünkü yaradılışımızın ve varoluşumuzun gayesi enerjilerimiz ile sistemleri ayakta tutmak ve ondan sonra yapacağımız aşamalar sonucunda sistemleri bilinçli olarak yönetmek ve varlıklarını devam ettirmektir. Bu yüzden ilahi sistem insanlığın heba olmaması için evrim programlarını uygulamaktadır. Çünkü o evrensel sistemleri yönetmek için halife olarak yaratılmıştır.
Orhan Yarat – 14.3.2011 *ruhsalboyut.com*
Sır, gizli olan, gizli olduğu için de bilmediğimiz bilgidir. Gerçek ortadadır ama biz realitemizin izin verdiği kadarını anlarız. O'nun Yolu bir anlamda sırların yoludur. Yürüdükçe sırlar aydınlanır. Yolda yürüyüş sevgi yürüyüşüdür. Sevgi büyüdükçe sır aydınlanır. Bu yürüyüş iyiliğin, doğruluğun, karşılık hizmetin, bilginin özümsenmesiyle tekliğin yaşanmasına insanı götürür ki sır ancak orada aydınlanır. Çünkü sır TEK' in, BİR' in anlaşılmasıdır. Çünkü insan O TEK için, O Bir için vardır. İnsanın var oluşundaki sır Tek' liktir. Varoluşumuzun sırrı TEK' liği Bir' i anlamakta yatar ama esas olan anlamak değil Bir içindeki görevi yapmaktır.
Önce şunu bilmeliyiz: "Her varlık diğerleri için vardır. Her insan veya var edilmiş her şey, bir başkasındaki cevheri, yeteneği, bilinci, fonksiyonu açmak için vardır. Aynı kişi yüzlerce bağlantıda binlerce cevher açabilir. Elbette yüzlerce kişi de o kişide binlerce cevher açtırabilir. Çünkü her şey dönücüdür. Ve bu açılan cevherler sayısız kişiye, varlığa hizmet ederken kişiyi Vareden'e açar. Aslında burada muazzam bir BİRLİK ŞÖLENİ vardır. Güneşin aynı bir ışığı dünyamızdaki canlılarda, cansızlarda, sistem içindeki gezegenlerde ve uydularında neleri açıyor? Sonra bu açtırdıklarından gelen tesirlerle Güneş'te neler oluyor? Her insan da bir güneştir, gücü ne kadar çok yere ulaşıp ne cevherleri açtırabilir. Ve açılan bu cevherler sayısız varlığa hizmet ederken, onları hep birlikte VAREDEN' e açar. Aslında burada muazzam bir BİRLİK ŞÖLENİ vardır." (Halim Gürol "Konuşmalar")
Şunu da unutmayalım ki bu sır insanın çözmesine izin verilen sınırdaki sırdır. Ondan ötesi, O'nun Sırrı asla ulaşılamayacak olandır.
Güney Haştemoğlu – 17.3.2011 *ruhsalboyut.com*
Sır, açmadığımız için perdenin ardında kalan, açmak için çaba sarf etmediğimizden dolayı da bilinmezlik olarak nitelendirdiğimiz, bizlerin merakını uyandıranlar şeklinde tezahür edenlerdir.
Bu merak bizlerin varoluşundaki yerini bulma çabasından kaynaklanmaktadır, aslında bir meraktan ziyade bir ihtiyaç duyulmasıdır. İnsanları kontrol altına almak amaçlı bazı güçler, bu ihtiyaçları farklı yöne çekerek insanların kendini bulma çabasından uzak bir yaşama itilmesini sağlamaktadır. Bu da, yaşadığımız maddesel çekimin cezbine kapılmanın zaaflarını kullanmaları anlamına gelir. Ancak kendini bilen her insan bu etrafında olup biten yanlış yaşam içinden bir şekilde kendini sıyıracaktır. Varlığımızın gerçek ihtiyaçları bizleri adeta çağırmadadır ve bizden beklenendir. Sır, bu ihtiyaçların belirlenmesinde yatan gücün hissedilmesinde, daha sonra da farkedilip uygulanabilmesinde saklıdır. Varlığımızdaki sır, keşfedemediğimiz cevherimizdeki bizi bekleyendir. Cevherimiz, ruhsal olgunluğumuzun, gücümüzün geldiği noktadır. Güç, kullanılabildiği oranda güçtür. Kullanabilmek, ehil olabilmenin neticesidir. Ruhsallığımız, iyi’de ve doğru’da çalışarak, bilgisini edineceğimiz sevgi ehliyeti üzerinden kullanılacak olandır.
Sır, hak etmediklerimizdir. Üzerinde çaba sarf edip, çalıştığımız her şey sır olmaktan kurtulacaktır. Gerçek çalışma, tabii ki O’nun yasalarını yerince kullanarak katında yer edinmekten geçer. Sır, O’nun bilgisine, sevgisine ulaşamadığımız her yerdedir. Varoluştan, varlığımızdan istenen gerçek sevgiyi birlikte yaşayabilmektir. Sevgi, O’nun sırrına hak ettiğimiz yerden iznince erebilmektir.
Tarık Öztürk – 18.3.2011 *ruhsalboyut.com*
Onca bilginin içinde, hakikatin cahili olarak kalmayı başaran bazı bilim insanları, gözlemleriyle evrenin sırlarını araştırmaktalar. Bulamayınca, yaratılışı tesadüf olarak görmekteler. Diğer yandan, arz talep işleyişini inceleyen birçok kişiler, sırrın isteklerimizi gerçekleştirmenin yolunu bulmakta olduğunu ve her istediğimizi elde ederek mutlu olacağımızı, böylece yaşamın sırrını çözmüş olacağımızı anlatmaya çabalıyorlar.
Hakikatin yol göstericileri ise, insanları kendi içlerine bakmaya yönlendiriyorlar. Zira sır oradan açılacaktır. Sır, istekleri gerçekleştirmekte değil, ne isteyeceğini bilmekte, onu gerçekleştirmek için nelerden kurtulması gerektiğini bilmekte ve kurtulmayı başarmaktadır.
Sır, iyilikte, güzellikte, sevgide, aktif düşünceyle yeni bilgilere ulaşmada, doğru yaşamakta, erdemli davranmaktadır. Bunları içinde bulan ve durmadan geliştiren kişi sırrı bulmuştur. Sadece değerli olanda kalan, O’nun rızasına erer. Rızaya ermek sırra ermek, hakikati bulmak, her şeydeki o bir gerçeği görmektir.
Altan Gürol – 20.3.2011 *ruhsalboyut.com*
|
|
|
|
|
|
<< geri |
|
|
|
|
|