TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 29 Mart 2024 Cuma

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU

 

"Sevgi insanî değerlerin bütünüdür"

sözü üzerine neler düşünebiliriz?

 

Ortak isteğimiz sevmek olduğu halde neden başaramıyoruz? Sevgi bizim için su, hava kadar yaşamsal bir ihtiyaçken neden sevemiyoruz? Önce sevmesini bilmeyen anne babanın çocukları olarak dünyaya geliyoruz. Böylece en büyük ruhsal gelişim ihtiyacımız karşılanmadan büyüyoruz. Neyse ki O'nun sevgisi ve yardımları dört bir yandan bebeği, çocuğu kuşatıyor, anneyi babayı doğru davranmaya zorluyor. Eksikleri ise artık yaşı büyüdükçe çocuğun kendisinin tamamlaması gerekiyor. O tamamlama safhasında yine çabası kadar yardım insana ölünceye dek devam ediyor. Kabul etmeliyiz ki doğduğu andan itibaren sevilme ihtiyacı yeteri kadar veya hiç karşılanmamış insanın dünyada bulunuş amacı olan sevgiyi başarması için sonsuz yardım vardır.

Belki şöyle düşünebiliriz, doğar doğmaz insana bu sevgi sağlansaydı ve herkes sevilerek ve severek büyüseydi olmaz mıydı? Bu düşünce bizim insanlığın tek bir bütün olduğunu, doğan her çocuğun sevgiyi başarmak için sayısız güçlerle donatıldığını, bir hatta iki kanadı da kırılsa uçmak için daha pek çok kanadının olduğunu bilmiyor olmamızdan kaynaklanıyor. İçimizdeki o büyük bilgi ile doğduğumuzu, o bilgiyi yaşam deneyimlerimizle ortaya çıkardığımız zaman güç kazanacağımızı bunun bir eğitim olduğunu da bilmiyoruz. Kaldı ki şu anda anlayış ufkumuzun gerinde kalan nice hikmetler icabı bu yolu, bu koşullarla yürümek zorundayız.

İnsana içindeki o büyük sevgi bilgisini yaşaması için yol gösterilmiştir. Yol bilgisi ilk insan topluluğundan başlamak üzere çeşitli zamanlarda dinler yoluyla, tebliğler olarak insana bildirilmiştir. Bugün için bildiğimiz en yüksek insani değer sevgi ve birliktir ki doğru ve iyi olmaktan başlayarak sayısız insani değeri kapsar. Arınmadan, saf düşünce ve duygulara ulaşmadan, tüm insani değerleri kazanmadan o büyük değere yaklaşmanın dahi mümkün olmadığı anlatılmıştır. O değer hem özümüzde var hem biz o öze ulaşacak liyakati kazanamıyoruz.

Nasıl arınacağız? Arınmanın en büyük temelinin kendini bilmek olduğu ifade edilmiştir. Kendini bilmek, bütün insanî değerleri içinde barındırır. Önce peşin hükümlerden,  sübjektif düşüncelerimizin sonuçlarından uzaklaşmak gerekiyor.  Peşin hükümler ve sübjektif düşüncelerimizin altında kontrol edemediğimiz duygularımız vardır. Duygularımızı ilahi esaslarla kontrol edemezsek ne düşüncelerimizi ne de diğer duygularımızı doğru yöne çeviremeyiz ve zihnimizi arındıramayız. Unutmayalım ki arınmışlık bizde olan farklı güçleri uyandıracaktır. Bugün fiziksel ve zihinsel gücümüz sınırlıdır, çünkü arınma ve sevgi olmaksızın gücün kullanımı her zaman yanlış olacaktır.

Arınmışlık düşüncelerin saflaşması yükselmesi, duyguların sevgiyi esas almasıdır. Saf düşünce özden gelen, en saf yerimize, yani gönlümüze düşen düşüncedir.

İkilik, kendimizi şu veya bu sebeple üstün görme, sübjektif düşüncemizi öne alma o en saf ve temiz yerimize gölge düşürür, arınmanın büyük engellerinden biridir.

Yüksek duygular bizi çocuklarımızı, ailemizi kısaca çevremizi her türlü olumsuz etkiden korur. Yüksek duygular maddi manevi kazançlarımızın bereketini arttırır. Yüksek duygular olayları sakin karşılamamızı sağlar, çünkü sevgi ve gerçek bilgilere inanç çoğalır, teslimiyet başarılır. Yeni boyutlara geçecek olanlar duyguca yükselmiş ve arınmış olanlardır.

Şüphesiz arınma sonsuza kadar devam edecektir. Arınmanın Dünya Planında ilk kazandıracağı sevgiyi ve birliği başarmaktır. Daha sonra neleri kazanacağımızı sevgiyi ve birliği yaşarken öğreneceğiz.

Güney Haştemoğlu 30.11.2015  *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Yaratılış, sayısız küçük parçanın bir araya gelerek bütünü oluşturduğu kusursuz bir kompozisyondur. Her bir varlık hem kendi içinde özgündür, hem de bütünün içinde de yeri tutulamaz bir göreve sahiptir. (Tıpkı kar taneciklerinin her birinin mikroskopla bakıldığında birbirinden farklı olması, çıplak gözle birbiriyle aynı görünmeleri gibi...)

İnsan vücudu da hücrelerden organlara kadar uzanan çok parçalı, karmaşık ve kusursuz bir işleyişin, birliğin en mükemmel örneklerinden biridir. Hücrelerden organlara uzanan bir sistemler bütünüdür.

Çevremize baktığımızda her varlık kendini oluşturan pek çok unsurla birlikte vardır. Ancak bizlerin zihinleri her bir varlığı derinlemesine düşünmeden, parça parça, sadece gözün algıladığı kadarı ile kabul etme kolaylığına kaçar. Fizik varlıklarda bile bu kolaylığa kaçıyorken, daha soyut kavramlarda onu oluşturan unsurları görmek bizlere daha da zor geliyor. Çünkü zihinlerimiz somuttan soyuta doğru gelişim gösteriyor. (Tıpkı küçük çocuklar gibiyiz; çocuklar soyut şeyleri uzunca bir süre anlamlandıramazlar, somut varlıklar üzerinden düşünürler. Örneğin, Tanrı kavramını baba ile ya da büyük bir nesne ya da önemli bir kişi ile bağdaştırırlar.) Yetişkinler soyut zekada daha gelişmiş olsalar da aslında işin gerçeği şu ki bir yere kadar soyut düşünebilme becerisine sahibiz. Bu yüzden soyut olan hiç bir şeyi anlamadığımız gibi ruhsal yasaları da, ve varoluş sebebimiz sevgiyi de, içerdiği diğer değerleri de anlamakta zorlanıyoruz.

Sevgi yalnızca bir başına sevmekten ibaret değildir. Hoşgörü, sabır, irade, iyilik, hizmet gibi sayısız değeri içerir. Aslında sevgi yaşamdaki tüm değerlerin toplamıdır. Sevgi duyduğumuz her varlığa karşı aslında bu değerleri de yaşadığımızı fark edebiliriz. Evimize bir kedi ya da köpek aldığımızda onun bakımını tüm zorluklarına karşı üstümüze alma iradesini gösteririz. Onun yaptığı yaramazlıklara karşı hoşgörülü olur, hatta saldırganlık gösterdiğinde canımızı acıttığında öfkelenmez, sabrederiz. Yemesi, tuvalet ihtiyacı için gezdirmek ya da kumunu temizlemek, düzenli veterinere götürmek vs... Bunların tümü bize sevginin içindeki hizmeti deneyimletir. Üstelik koşulsuz, hiç bir karşılık beklemeden.

İşte en basit örnekte bile görüyoruz ki, sevgi bir başına sevgi değildir. Eğer onu oluşturan unsurlar yoksa yaşadığımız duygu sevgi değildir, egonun bir oyunudur. Sevgi içinde eyleme geçmiş pek çok değeri barındırır. Saf bir biçimde sevebilmek, egomuzun hırslarımızın sevgimizi gölgelemesinden kaçınmak onun içindeki yüce değerlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Sevgi o zaman ilahi bir güç olarak yeryüzünde tezahür edecektir.

Şehnaz Çalışkan Demir  5.12.2015  *ruhsalboyut.com*

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.