LBL_YAZI
SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI

Gönle Dönük Kalmak Neden Önemlidir?


         Önce gönle dönmek dönebilmek, sonra o halde kalabilmek önemlidir. Bu kendiliğinden olan kolay bir eylem değildir. Aksine şuurluluk ve çaba isteyen bir iştir. Dönük ‘kalmak’ çabanın sürekliliğini sağlamak gereğine işaret eder ki, bu, dönmekten dönük ‘olmak’tan, dönük kalmanın daha zor olduğunu gösterir. Gönle dönük ‘kalmak’ önemlidir. Koca Yunus: “Gönül Çalap’ın tahtı, Çalap gönüle baktı, İki cihan bedbahtı, Kim bir gönül yıkarsa.” demiştir sekiz yüz sene evvel. O gönül adamı bugünkü spiritüel bilgilerin en ince bir noktasını bunca zaman öncesinden bu sözleri ile ortaya koymuştur. Şöyle söylenmiştir: Büyüklüğü nedeniyle hiçbir yere sığmayan Yüce Yaratan, küçülerek, lâyık kullarının gönlüne girmiş, kendini oraya sığdırmıştır; orayı kendisine yer edinmiştir, orası O’nun tahtıdır.

         Gönül nedir, herkeste var mıdır? Gönül, kendisine akıl verilenlerin, o aklın yardımıyla erişebilecekleri bir “hâl”dir. Gönül madde ötesindedir, ama maddeye hükmeder. O DIŞTAN ARINMIŞ İÇTİR. Ona varabilen çok şeyi halletmiş, yolunu kolaylamıştır. Varamayan ise çetin mücadeleler içerisinde zorlanmaya devam edecektir. Gönlüne ulaşan, egosunun yolunu kesip onu olması gereken kısıtlı yerine oturtur, sahte kişiliklerinden sıyrılmaya başlar. Başına dert olan bütün sorunlarını fark eder ve onları savuşturmanın yollarını arar bulur. Böylece yel değirmenleriyle (!) savaşmaktan öteye geçip, gölgelerin tasallutundan uzak kalır. Özetle, gönlünü bulmak, kurtuluşu bulmaktır. Önem burada yatar.

         Mistikler, mutasavvıflar, ozanlar, romantikler hep onun peşindedirler, hep onun peşinde olmuşlardır, hep onun peşinde olacaklardır. Bu, bilmedikleri en büyük bir değerin cazibesinin onları devamlı kendine çekmesindendir. Onun için şarkıda, “Gönül nedir bilene gönül veresim gelir, Gönülden bilmeyene hissiz diyesim gelir.” denilmiştir. Bu iki satırda gönlün büyük bir gizi ve bir ip ucu gizlidir. Gönül “hissetmek”le yakından ilgilidir. Hissedişe akıl üzerinden varılacak, ancak bundan sonra akıl-ötesi yollar açılabilecektir. Bu bilgi gönlünü hararetle arayanlara yeterli bir yardımcı işaret olarak değerlendirilmelidir.

Osman Türkmenler

 

(Güncelleme: 30/04/2007)

 

 

 

         Sırat-ı Müstakim yürümemiz gereken orta yolumuzdur. Tali yollarda kaybolmadan, çıkmazlarda zaman kaybetmeden, bizlere gösterilen menzile ulaşmamızı gösteren güzergâhımızdır. Sırat-ı Müstakimde sarsılmadan dosdoğru yürümek her insanın harcı değildir. Herkes bu yolu kaldıramaz. Nitekim bir ruhsal seansta; “Bir keşiş elinde tuttuğu altın kürenin medyum tarafından tutulmasını ister. Medyum nasıl tutacağı hususunda tedirgindir. Keşiş elindeki altın küreyi atar ve medyumda tutar. Medyum iki eli ile tutması gerektiğini anlamıştır. Keşiş altın küreyi geri ister. Medyum neden istediğini sorduğunda “Tutmasını öğrendiğini ama henüz taşıma liyakatinde olmadığını söyler.”

         Sırat-ı Müstakimde olmak yalnız bilginin katı çizgileri çerçevesinde olmakla da olmaz. Bir hal ve yaşam şekli içinde olmak gerekir. Hiçbir tutkunun, bağlılığın, bağımlılığın ve şartlanmışlığın olmadığı gerçek bir ruhsal özgürlük, akıl, mantık, şuur ve ne yapma bilinci içinde olmak gerekir. Bunlar olunca ana yol gibi görünen tali yollara, bilmediğimiz karanlıklara sapmaktan gönlümüzün feneri bütün kuvveti ile önümüzü aydınlatır. Ama fenerimizi de devamlı şarj etmemiz gerekir. Pilleri biten bir fenerle yanlış yollara istemesek de sapabiliriz…

 

Orhan Yarat

(Güncelleme: 30/04/2007)

 


 

         Gönle dönük kalmak önemlidir çünkü: Bunu başarabilen ego etkisini en aza indirmiş demektir. Bunu başarabilen an’da yaşamayı bilendir. Bunu başarabilen birey olmadığının, kozmik bedenin bir hücresi olduğunun bilincindedir. Bunu başarabilen genel yaşam hatalarını olabildiğince azaltmış, daha üst ve ince deneyimlerin alanına girmiştir. Bunları anlayabilmek ve gerektiği gibi kullanabilmek ise bilgi, deneyim, yaşam formülünün sürekliliğinin gittikçe yükselerek, tekâmül denen aşamaları gerçekleştirmesidir. Bu aşamaların her basamağının el ele olduğu bir gönül değer vardır.

         Bu değer, varlığın yaratıcı ile arasındaki iletişiminin hiçbir şekilde engellenemeyen tek hattıdır. Ama ne yazık ki, ego, geçmiş gelecek arasına sıkışmış düşünceler ve davranışlar, kendini bir bedenlik yaşam olarak görmek bu hattın hissedilememesine neden olur ve gönül değer gölgeler içinde kaybolur, esasta var olmasına rağmen. Yaratıcı’yla arayı açmak duraklamak, yanmak, kaybolmaktır. Oysa gönle dönük bir varlık O’nunla yaşar gerçek yaşamı. Sıradan insanın anlayamayacağı bir yaşam biçimine sahip olsa da gönle dönük yaşayan, Yaratıcı önünde değerlidir. Çünkü O’nunla gönül gönüledir muhteşem bir duyguyla.

Selay Gunon

(Güncelleme: 01/05/2007)

 

 

 

         Gönül dediğimiz şuur durumunu tam olarak anlamadığımız için, kelimeyi rast gele kullanıyoruz. Mevlana’nın bir sözü var. Diyor ki  “Allah adı sana anandan babandan miras kaldı da öylece kullanıp duruyorsun. Eğer O’nu sen bulmuş olsaydın, iki kolun yanına düşer, yerinden kıpırdayamazdın.” Bunun gibi gönlün ne olduğunu anlayabilseydik,  kollarımız yana düşer kıpırdayamazdık. Çünkü gönül O’nun yeri diyoruz. O’nun Tahtı, tüm varlık âlemine oradan, sevgisiyle hükmettiği yer.

 

         Konuşmak, yazmak başka, anlamı yaşamak başka. Ama en azından gönül dediğimiz şuur durumunun gerçeği aydınlattığını, gerçeğin ta kendisi olduğunu, gönlü anlamanın kendini ve Yaratan’ı bilmek olduğunu kabul ediyorsak, gönle dönük olmanın, Yaratan’a dönük olmak olduğunun farkındaysak dönüklük halinin önemi ortaya çıkar. Gönle dönük olmak, önce yanlışlarımızı görmemizi, Rızası dışındaki eylemlerden sakınmamızı sağlar. Gerçek bilginin hazinesi gönüldür. Gönle dönük olmak gerçek bilgisinin, yüksek bir ahlakın yavaş yavaş kazanılmasıdır, arınmadır, mentalimizdeki karanlığın aydınlanmasıdır, Sistemle bağlantımızın kurulması ve sonunda Sistem içindeki yerimizi ve fonksiyonumuzu anlamaktır. Bir üst âleme geçiş, gönülden olacaktır.

 

Ayşe Turhan

 

(Güncelleme: 02/05/2007)

 

 


         Gönül, O’nun bizde olan yeridir. İlhamlarıyla bizi gerçeğe götürür. Bilinmeyeni çözmemizde anahtar olur. Gönül bizim sevgi kaynağımızdır. Sevgi ise özümüzdür. Sevgi O’nun büyük gerçeğidir. Her insanın büyük sevgiye ihtiyacı vardır. Gönül, sevgiye daima kucak açar.

         Gönül, göstergesi vicdan olan ve aklın, iyide doğruda kullanılmasını sağlayan ışıktır. İnançla berraklaşır. İçimizdeki mukaddes yerimizdir. Gönül O’nun bize bahşettiği kutsal emanettir. Ruhumuza hizmet eder. Olayları O’nun Rızasına en uygun bir şekilde karşılamak için önümüze çıkarılan fırsatları, imkânları en hayırlı bir şekilde nasıl değerlendirebileceğimi fark ettirir.

         İnsanları en çok etkileyen şey güzelliktir. Güzellik ise gönülde yerini bulur. Aklın sert kararlarını yumuşatan yerimizdir gönül. Yaşantımızı huzurlu kılarak ılımlı kararlar vermemizi sağlar.

 

Güzide Turaman

 

(Güncelleme: 03/05/2007)

 

 

 

         Varlıkların önünde bir yol var, kat edilmesi gereken yollar. Engellerle dolu sınavlarla dolu. Acaba doğru mu gidiyoruz. Yoksa ters yöne doğru mu yol almaktayız. Bu yolda bize bir pusula lazım. Bu pusula olsa olsa gönlümüz olur. Yaptığımız işleri gönülden mi yaptık. Yoksa dünyasal bir beklenti için mi? Söylediğimiz bir sözü gönülden mi söyledik? Yoksa karşımızdaki kişiye hoş görünmek için mi? Gönül yerine göre pusula, yerine göre hassas bir tartı, yerine göre de adaletin terazisi gibi bize ne yapmamız, nasıl yapmamız gerektiğini öğretir. Bu öğretilenleri görebilmek için tabii ki gönle dönük, Cenab-ı Hakka dönük olmak gerekir.

 

         Dünyasal alışkanlıklarımız içinde her şeyin hızlı aktığı bir ortamda, içselliğimize zaman ayırmayı unutmamak lazım. Gönlün terazisini kullanmak, bizi sonradan pişmanlık duyacağımız işlerden kurtarır. Gönül, Cenab-ı Hakkın rızası olan işlerde bize onay verince, rahatlama ve huzur halinde oluruz.

 

         Gönül, Cenab-ı Hakkın nazar ettiği, ilahi tecellilerin mahzar olduğu, Kâbe gibi mukaddes bir yerdir. Fakat nasıl ki ayna tozlanınca suretleri göstermezse, gönül de dünyevi arzularla kirlenince Hakkın tezahürü gerçekleşmez. Bu yüzden gönül temiz olmalı, samimiyet ve aşkla dolmalı; hırs, kin, riya gibi duygulara izin verilmemelidir. İlahi nazar yalnızca böyle gönüllere layıktır.  

niRVana

(Güncelleme: 03/05/2007)

 

 

 

         İnsan gönle dönük bulunduğunda yani iç sesini duyup onu dinleyecek sükûnete, güvene ulaştığında içsel kargaşadan, kırgınlıklardan, endişelerden kurtulur. Yaşamın aydınlık ve güzelliğini, her olanın yerindeliğini fark eder. Çünkü gönül egodan uzak ve bulunduğu şuur seviyesinde en doğru olanda bulunur. Bu aynı zamanda vicdan rahatlığıdır. İkilemden, pişmanlıklardan kurtulmaktır. Kişi bu yolda yürüdükçe sevgi denen enerjinin her yeri nasıl kapladığını, bu enerji ile nasıl oyumlanacağını, buna uyamayanların nedenlerini de görebilir. Gönle dönüklük pozitif enerjide devamlılıktır. Bu sevgi enerjisidir, kişi bu enerjiyi muhafaza ettikçe yasa gereği etrafındaki tüm güzel enerjileri çekecek ve O'nun yeri olan gönlünde O'nunla beraberliğini sürdürecektir. İşte bu bir gerçek çalışmasıdır.

Günal Gölhan

 

(Güncelleme: 04/05/2007)

 

  

 

         Her durumda gönlün söylediği, işaretlediği, yönlendirdiği vardır. Gönül aklın doğru yön göstericisidir. Gönle dönük olan insan, başladığı cümleyi yarım bırakabilir, gittiği yönü tam aksine değiştirebilir, yapacağı her işte, başladığı işin her adımında onay sorar. Gönlün hiç durmayan yayınına kulak verir. Gönülden kulağa gelen iç sesle, dıştan algılara yine hiç durmadan gelen sesleri birbirleriyle sağlar. Sesler birbirleriyle çelişiyorsa bekler. İçinin razı gelmediği bir hareketi yapmaz. Razı geldiklerini yapmak için acele davranmaz. Çevre şartlarının hayrını kollar ve üzerinden gelecek hayır onayıyla hareket eder. Üç ayrı kabul vardır tezahürden önce bir bir gerçekleşecek. Birine hiç tükenmeyen gönül pınarı, diğerine etrafımızdaki varlık bütünlüğü, sonuncuya da üzerimizden bağlı olduğumuz yücelik diyebiliriz. Üçü temin edilmeden yapılan işler ya başlar başlamaz bozulur ya da askıda kalıp şartların olgunlaşmasını bekler. Tüm şartlar yerine gelerek başlanan işler verimli ve amaçların yerine gelmesi bakımından etkin olurlar. Süreçte oluşan insani hatalar dahi yeni fırsatlar verilerek telafi edilirler. Yani ilahi bir garanti ve koruma vardır.  

 

Altan Gürol

 

(Güncelleme: 04/05/2007)

 

 

 

          Bizler gönlümüzün neler yapabileceğinin farkında bile değiliz. Egomuza yenik düşüp, yapacağımız planları onun istediği gibi şekillendiriyoruz. Daha doğrusu, doğru olanı egomuz üzerinden yanıtlıyoruz, yanıtlamaya çalışıyoruz. Bu da gönülden uzak kalmamıza neden oluyor. Yürüyemememiz, bir şeyi başaramamamızın tek sorumlusu alışkanlıklarımızın esiri oluşumuzdur. Egomuz da alışkanlıklarımızla çalışan bir mekanizma olduğundan, dışarıdaki hayatın farkına varamıyoruz. Kendi sınırlı dünyamızda motorun aynı suyu devirdaym ederek kirletmesi ve üzerine su ilave edilmediği için belli bir zaman sonra buharlaşıp uçması gibi biz de hayatımızı buharlaştırıp uçuruyoruz ellerimizin arasından.

          İşte gönle dönük kalmak bunun için önemli. Gönlümüze dönük yaşadığımızda etrafımızdaki gönüllerin de farkına varacağız. Onlara egosal çıkarlarımız için bakmayacağız. Yapacağımız işlerin gönülden isteyerek gerçek yolunda gerçekleşmesine neden olacağız. Gönle dönük kalmak: Sürekli farklı yerlerden, farklı güzelliklerle gelen suyun döküldüğü şelalenin altında yıkanarak, yaşamdaki farklı tatlarında olduğunun farkına varmamız için önemlidir.

 

Tarık Öztürk

 

(Güncelleme: 05/05/2007)

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.