TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 29 Nisan 2024 Pazartesi

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


Gerçeğin Kendini İfadesi

 

Gerçeğin ne olduğunu düşünen herkes gerçeği ifade etmek zorunda kalır. Çünkü gerçek düşünce insan zihnine ait bir ürün değildir. (Burada günlük yaşamı, işlerimizi yürütmek için başvurduğumuz düşünce mekanizmasını, gerçek düşünceden ayrı tutuyoruz.)

 

İlahi sistem, düşünen zihinlere, bu görev için yeryüzüne enkarne olmuş kişilere varoluş gerçeği ile bilgileri tebliğ etmiştir. Bu tebliğ, yeryüzünde ilk insan grubundan itibaren başlamış ve son insan grubuna kadar sürecektir.

 

İnsanın şuurunun yükselmesine yönelik bu tebliğler, o tarihsel dönemdeki genel insanlık şuuruna uygun olarak ya öyküler biçiminde anlatılmıştır, tufan öyküsü gibi, ya da doğrudan emirler olarak verilmiştir, "öldürmeyeceksin, çalmayacaksın" gibi. Gerçeğin tebliği bir taraftan insanı yüksek bir ahlak yönünde eğitirken, diğer yandan da "kendini bilmesi" için bilgiler aktarmıştır. Çünkü insan gerçeğin, varoluşun bilgisini ahlakı kadar anlar; yüksek ahlak, bilginin önündeki tek büyük engel olan egoyu en asgari seviyede tutar.

 

Gerçek, insanlığa devamlı tebliğ edilmekte, dönem dönem bu veriş daha geneli kapsayacak biçimde ifade edilmektedir.  Bu bakımdan Sümerler'de, Babil'de, Hitiler'de, Tevrat'ta, İncil'de, Kuran'da ve daha nice kaynaklarda aynı öykülerin, aynı ahlaki emirlerin bulunması bunların birbirinden kopya edildiği anlamına gelmez. Bu sadece insanlığın hala, bir şuur yükselişini, daha üstün bir ahlaki seviyeyi kazanamadığını gösterir.

 

Kutsal metinlerdeki kimi öyküler masal gibi görünebilir. Bu Gerçeğin masal oluşu değil, insanların genelde ancak masalı anlayacak durumda olmasından kaynaklanmaktadır. Bu anlatımın daha yüksek anlamlarına girenler kimi her türlü riski göze alarak En el Hak demiş, Kimi Yunus gibi şiirsel anlatıma dökmüştür. Mevlana’nın Mesnevisi de öykülerden oluşur. Çocukluk bilincinden çıkmamış insanlar için, öğretmenin elinde, başka eğitim metodu var mıdır?

 

Toprakta en gür biçimde gelişen güçlü tohumlar, aynı biçimde, kurak bir yol kenarından, duvardaki bir çatlaktan, taşların içinden, kötü bir asfalt yolun yarıkları arasından da nasıl fışkırır, çiçek açar, tohum bağlarlar! İşte gerçeğin güçlü bilgi tohumları da böyledir; çorak da olsa, taş duvarlarla örülü de olsa, üzerine asfalt da dökülmüş olsa gerçeğin tohumları, tüm şuurlarda filizlenecek, gelişecek güçtedir. Yeter ki kişinin egosu bu filizleri koparıp koparıp atmasın.


Güney Haştemoğlu

 

(Güncelleme: 05/02/2007)

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.