ANCORA İMPARO

Hâlâ Öğreniyorum  

 

           Bu söz, en büyük eseri Pieta’yı (öldürülmüş İsa’yı annesinin kollarında gösteren heykeli) 87 yaşında tamamlayan Michelangelo’ nun sık sık tekrarladığı bir söz. Genelde çok yanlış olarak, yeteneğin az sayıda insanda bulunan bir Allah Vergisi olduğu, öğrenmenin bir yaştan sonra durduğu düşünülür. Herkes, eyleme geçirilmek üzere bekleyen farklı alanlardaki sayısız yetenekle ve çok büyük bir öğrenme yetisi ile donatılmışlardır. Ne yazık ki insanlar özgür düşünemedikleri, ruhsal güçlerini eyleme geçiremedikleri için bu yeteneklerinin ortaya çıkması, toplumsal çevre faktörlerine sıkı sıkıya bağlı kalıyor. Bir iki istisna dışında köyden neden ressam, kemancı, balerin, bilim insanı çıkmıyor? Köylüler yeteneksiz mi? Ama özellikle kentleşmemiş çevrelerde, insan birey olamadığı, tek başına karar veremediği için yetenekleri toplumsal çevrenin izin verdiği çerçevede gelişebiliyor.

 

           Sosyal çevrenin yanlış etkilerine, kimi zaman alaylarına karşı koyabilen veya yakınlarından teşvik görenler ise özgürce yeteneklerini ortaya koyabiliyor, öğrenme yetileri erken yaşlardan çok ileri yaşlara kadar sürüyor. Yeteneğin ortaya çıkmasında ne cinsiyet, ne de yaşın bir önemi var. Sanat tarihinde yerini almış Amerikalı ressam Grandma Moses (büyükanne Moses) 80 yaşında ilk resmini yaptı, yaşadığı sürece 1500 resim yaptı. Bunların %25 ini 100 yaşından sonra tamamladı. Stradivari meşhur kemanlarından ilkini 60 yaşında yaptı. Sokrat yaşlılığında müzik aletleri çalmasını öğrendi. Romalı devlet adamı ve hukukçu Cato 80 yaşında Yunanca, filozof Plutarch aynı yaşta Latince öğrendiler. Dünyada pek çok örnek kişi var ki çok ileri yaşlarda, o zamana kadar ortaya çıkaramadıkları yeteneklerini ortaya çıkarıyorlar veya genç yaşlarda kullandıkları yeteneklerini 100 yaşından sonra bile geliştirmeye, tarihe geçmiş büyük eserler vermeye devam ediyorlar. Dikkat çeken diğer bir konuda bu kişilerin çok uzun yaşamaları. Sanki yeteneğini kullanma ve öğrenmeye devam ömrü uzatıyor.

 

           Öğrenmeye devam etme, yeteneklerini geliştirme, yalnızca tahsil ile de bağlı değil. Okula doğru dürüst gitmemiş kişiler de bunları başarabiliyor. Çünkü esas olan ruhsal güçlülük. Ruhsal güçle bilgiye ulaşabiliriz. Edison, Einstein okula çok az gittiler, hatta aptal kabul edilerek okuldan ayrıldılar. Yeteneklerin kullanılması ve geliştirilmesi, öğrenmeye devam etmek, kişiye daha üstün nitelikte bir şuur kazandırdığı gibi, bedenimizin hormon salgılarını da düzenleyerek sağlık ve uzun ömür sağlıyor. Kuşkusuz bunların hiç birini başaramamış ve uzun uzun yaşamış insanlar var. Bunun çok farklı nedenleri vardır. Bizim burada söylemek istediğimiz, insan öğrenme ve yeteneğini kullanma konusunda hiçbir zaman yaşlı değildir. Öğrenen ve yeteneğini geliştiren insanda hormonlar düzene girer, özellikle mutluluk hormonu dediğimiz endorfin salgılaması artar. Mutlu insan negatif duygulardan uzaktır, dolayısıyla şifalıdır, çevresine de şifa dağıtır.

 

           Denilebilir ki, onlar çok başarılı, üstün zekâlı insanlar. Hayır, sadece tanınmış insanlar. Tanınmamış insanlar arasında pek çok böyle insan var ve çok zeki olmak gerekmiyor. Sadece düşük titreşimlerle karartılmamış bir mental yeterli. Bağışlamazlıklar, ön yargılar, çeşitli olumsuz duygu ve alışkanlıklar bizim zihinsel faaliyetlerimizi kısıtlıyor. Çocuklar gibi iç sevincini, saflığını, güzel duygularını koruyan, öz varlığı ile bağını kopartmamış insanlar bunu kolaylıkla yapabilirler. Lütfen, kim ne desin kendimizi kendimiz yönetelim, isterse alay etsinler, sen yapamazsın desinler, bunların hiç biri önemli değil, yeteneklerimizi ileri yaşlarda olsak bile kullanalım, öğrenmeye devam edelim. Çünkü bunları yapacak kapasitede yaratıldık. Ve siz gençler, lütfen çevrenizdeki yaşlıları bu konuda teşvik edin, yardımcı olun.

 

Güney Haştemoğlu

 

11.02.2008