LBL_YAZI
SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 18 Nisan 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI




Dünyasal Görevlerimiz Nasıl Ruhsal Hizmet Haline Çevrilebilir?






Dünyadaki yaşam, bir hizmet verme/hizmet alma ağı üzerine kuruludur. Bitkiler ve hayvanlar da aynı  yasaya tabidir. Fizik ortamda ve sosyal ortamda olduğu kadar ruhsal alanda da bu hizmet verme/hizmet alma ağı içinde varoluruz. Bu aynen ekolojik sistem gibidir. Bedenimizdeki hücreler, organlar da aynı esas altında bütüne hizmet verirler ve bütünden hizmet alırlar. Böylece bütün yani beden birlik içinde varlığını sürdürür.

Yaşamımızı sürdürmemiz dünyasal görevlerimizi yerine getirmemize bağlıdır. İnsan olabildiğince çok hizmet almak ve olabildiğince az hizmet vermek hesabıyla görev yaptığı için görevler ağır gelmekte sayısız sorun var gibi görünmektedir.

Görev/hizmet ilişkisini ruhsal açıdan düşündüğümüzde gerçek hizmetin Ruhsal Sistemlerce verildiğini bizim sadece aracı olduğumuzu anlarız. Dünyasal görevlerimiz, karşılığında para kazandığımız veya çeşitli ilişkiler, vicdanî sorumluluklar gereği yerine getirdiğimiz hizmetlerdir. Bu görevlerin ne olduğunun hiç önemi yoktur. Ancak ortada insana, topluma, doğaya bir hizmet vardır, bu hizmetin gerçek sahibi ise Ruhsal Sistemdir; bizler hizmeti en ince ayrıntısına kadar elimizden geldiğince mükemmel yapmak ve sonra da sonucu sahiplenmemek durumundayız. Biz bu gerçeği kavradığımız ve eyleminde bulunduğumuz kadar aynı biçimde bize hizmet verildiğini ihtiyaçlarımızın karşılandığını görürüz.

Dünya görevimizle ruhsal hizmet bağlantımızı  kurduğumuzda, hiç kimsenin günlük telaş ve koşturmaca, ekmek parası kazanma savaşı içinde ruhsal hizmet için vakit ayıramadığı gibi bir mazeretinin mümkün olamayacağı ortaya çıkar.

Ruhsal hizmet, uyandığımız andaki bir şükürle, birlikte yaşadığımız aile fertlerine saygılı  güzel bir günaydın deyişle başlayan, gün boyunca herkesle ve her şeyle ilişkimizde, her eylemimizde akşam uyku zamanına kadar devam eden bir süreçtir.

Her eylem gibi ruhsal hizmet de dönücüdür. Verdiğimiz hizmetin değeri yükseldikçe bizim içinde bulunduğumuz her türlü ortam da değişir, yükselir, sorunlardan arınır. Günlük telaş, koşturmaca, ekmek kavgası gibi şeylerin bizim ruhsallıktan uzak görev anlayışımız olduğunu, anlayışımız değişince bütün bunların ortadan kalktığını görürüz.

Tek tek kişilere, şu veya bu canlıya hizmet verdiğimizi düşünürüz. Gerçekte ise hizmet verdiğimiz varlık üzerinden Bütüne hizmet ederiz ve Bütün’den hizmet alırız. Bu döngüye girmek şu anda anlayamadığımız, bize çok yakın olduğu halde bizim uzağında kaldığımız gerçek sevgiyi yaşamaktır.

Güney Haştemoğlu – 28.9.2009 *ruhsalboyut.com*






Dünya görevlerimiz, dünyayı algılama şeklimizle ortaya çıkar. Bizler dünyaya beraberimizde getirmiş olduğumuz yeteneklerimizle geliriz. (Yoksa yeri geldiğinde anne, babamız bu çocuk sanki bizim değil derler miydi?) Dünyasal görevlerimiz doğru bir çalışma olduğu, hizmet etme amacı güttüğü müddetçe aynı zamanda ruhsal bir hizmet anlamı da taşır.

         Ruhsal konuların dışında olup, sadece dünyasal yaşam sürdüğünü  düşündüğümüz birisi bile ruhsal hizmet içinde bir yerdedir. Ruhsal konuların üzerinde belli bir farkındalığa ulaşmış bizler içinse bu durum, çok daha önemli ve büyük bir sorumluluk taşımamıza neden olur. Bizlerin bu konuyu dünya işi işte deyip geçmemesi gerekmektedir, bilelim ki dünya görevimizi belli bir ruhsal plan altında daha buraya gelmeden önce belirliyoruz. Sadece bizi diğer insanlardan ayıran, ruhsal farkındalığımızdır. Bu farkındalıkta bizlerin sürekli bir şeyleri hatırlamak üzere olduğumuzun altını çizmektedir, o da yaptığımız her işte ruhsallığı yaşamamızın gereğidir.

         Dünyadaki ve evrendeki her şey, farkına varılsın ya da varılmasın ruhsallığa hizmet etmektedir. Tabi bunun bilinçli hale gelmesi hem bizi hem de çevremizdekileri gerçek hizmete doğru taşıyacaktır. 

Tarık Öztürk – 28.9.2009 *ruhsalboyut.com*

 

 

Aslında gerçek olan, hakikat olan, dünya yaşamına gözlerimizi açmamızdan itibaren ölünceye kadar iyi ve kötü yaptıklarımız ve yaşadıklarımızla, bilsek de bilmesek de ruhsal gelişim için bilincimiz ve bilgimiz oranında mücadele vermek, sonrada göçüp gitmektir. Ancak yapamadıklarımız, hatalarımız, yarım kalan ve daha deneyimleyemediklerimiz için yeniden dünya yaşamına aynı öz, başka kimliklerle doğar, bıraktığımız yerden devam ederiz.

            Dünya yaşamı, bir sistem, bilinçli ve programlı bir plan ve çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibidir. Dünya yaşamında büründüğümüz kimliğimiz ile tekâmülde bulunduğumuz hal ve şartlar arasında şaşmaz bir bağlantı vardır. Ancak kişi, bilgisizliğin, ego ve nefsin yoğun etki ve tesirleri altında iken somut olarak algıladığı dünya yaşamı içinde ruhsallığı anlaması ve ruhsal olana hizmet vermesi için beklide birçok yaşamlar gerekecektir… Ruhsallığı anlayabilecek bir tekâmül seviyesine gelebilmiş biri için zaten dünya yaşamı ruhsal hizmet alanıdır. Bilgi, bilinç ve anlayış içinde, yaşamın neden ve sebeplerini içinde barındıran, hayatı akıp giden zaman içinde ruhsal olarak gözlemleyebilen biri için, ruhsal hizmet olması gereken bir eylemdir.

Orhan Yarat - 28.9.2009 *ruhsalboyut.com*





 

Her eylem bilinçle orantılıdır. Yemek yemek bile bilinçli olduğunda bedene ruhsal hizmettir ve bilinçsiz olduğunda bedene eziyettir. İnsan birbirine emanet edilmiştir. Bu bağlamda farkında olsun olmasın birbirine her alanda muhtaçtır, hizmetle de görevlidir. Bu tüm evrende de böyledir. Her şey enerji ile birbirine bağlı olduğundan ayrı gayrı diye bir şey yoktur. Deniyor ya bir kelebeğin kanat çırpması kozmosta yankılanır. Sistem böyle çalışıyor. Hizmet bilinç olduğu kadar vicdan konusudur. Kişi bulunduğu herhangi bir eylemde her zaman vicdanı ile başbaşadır, oradaki en küçük sızı, üzüntü, burkulma yanlışta olduğunun işaretidir. İnsana bulunduğu eylem nedensiz sevinç, mutluluk veriyorsa hele de enerji yüklüyorsa bu doğruda olmaktır. Başkalarına hizmet ettiğini düşünen aslında kendine hizmet eder. Yasa, iyilik ve kötülük yapana dönücüdür dediğine göre kim ne yapıyorsa kendine yapıyordur. İnsanı kurtaracak olan sadece sevgi ile yaptığı eylemlerdir.

 

Günal Gölhan – 30.9.2009 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Dünyasal işler, ruhsal hizmetlere zemin sağlarlar. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayan mekanizmaları kurmadan ruhsallığımıza sağlıklı bir biçimde yönelemeyiz. Beslenme ve barınma ihtiyaçları için geçimi sağlayacak bir dünyasal hizmet görmek gerekir. Bunun sade bir yaşamı sağlayacak kadar hallolması ruhsal ihtiyaçlara eğilmemize yardımcı olur. Geçim sağlamadaki zorluklar veya fazlasına sahip olma hırsı ruhsallığın önünü kapatır. Geçim sorunu çözülünce, öncelik sırası ruhsal ihtiyaçlara geçer. Örneğin, gün içinde önce dünya işleri bitirip sonra kalan zamana ruhsal çalışmaları sıkıştırmak doğru bir programlama değildir. Enerjimizin en yüksek olduğu zamanlar, asıl önemli olan ruhsal ihtiyaçlara ayrılmalıdır.  

Bir arkadaşım, manevi konularla ilgilenmek gibi bir lüksü olmadığını çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirmek için çok çalışması gerektiğini söylemişti. Ruhsal alanda çalışmaya zaman ve zemin bulmak gerçekten de büyük bir zenginliktir. Yaşam yükümüzü buna uygun olarak ayarlamak gereği vardır. Yaşamın amacını doğru belirlediğimiz taktirde önceliklere uygun bir hayat planı oluşturabiliriz. Elimizde ruhsal çalışmalar için uygun zaman ve zemin bulunduğu halde sıradan meşguliyetlere öncelik vererek imkanı kullanamamak ise büyük bir serveti bilinçsizce boşa harcamaktır.

Ruhsal çalışmada gözetilecek en önemli husus ise belli bir zamanda en fazla verim alabileceğimiz alanları seçmektir. Birçok gereksiz bilgilerle dolu kalın bir kitaptan birkaç cümlelik özlü bilgi çıkarmak yerine, gerekli ve öz bilgilere itibar edip en üst faydayı sağlamak gerekir. Keçiboynuzu ile zaman ve enerji yitirmek yerine balı aramak doğru seçim olur. Öte yandan kolay işleri seçerek çok fayda sağlayacağımızı ummak doğru olmaz. Balı bulmak, yemek ve hazmetmek büyük emekle olacaktır. Emeksiz kazanç olmayacağını ifade eden "hakediş yasası" büyük bir yasadır.

Bir başka arkadaşım, çok televizyon izlediğini, orada dizilerin ve programların çok eğitici olduğunu savunmuştu. Televizyon izlemek zahmetsiz, çok zaman alan ve kazancı az olan bir iştir. Bir noktadan sonra asgariye indirilip, daha üst eğitimler aranmalıdır. En çok itibar ettiğimiz kaynağa doğru mümkün olan en yüksek hızda ilerlemeliyiz. Dünya görevlerinin vereceği hayır gerekli ama sınırlıdır. Onları, bakış açımızı üst tutarak ruhsal hizmet duygusu ile yaparsak en doğru tarzda yapmış oluruz ancak yine de sınırlı kalırız. Tüm zamanımızı o işlerle geçirip yeterli bir hayır yaptığımızı zannetmemek gerekir. 

Altan Gürol - 4.10.2009 *ruhsalboyut.com*  


 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.