ARINMIŞ OLMAK

          Arınma ve Arıtma öyle bir şeydir ki, ender olarak dıştan empoze edilebilir. Ayrıca arıtan ateşler, ferdin kalbinden, zihninden, ruhundan ve idrakinden yükselmelidir. Yoksa bir takım tüzük ve talimatın empoze edilmesiyle bir Yeni Çağ yaklaşımı olamaz.

          İster kurulup yerleşmiş, ister kurulma ve gelişme safhasında olsun, bir grup için çok daha iyi olanı problemleri arınmışlık, berraklık, anlayış ve bütünleşmişlik halini kendi varlığında ifadelendirmeye uğraşarak göğüslemesidir. Problemler ister izah edilen türden ister başka türden olsun bir moment (hareket miktarı) içinde, o momentin itişine teslim oluvermek daima kolaydır. Bazı kimseler bunu hürriyet olarak tarif ederler. Fakat moment kütlesel tahrikin beşiğinde doğan bir çok çeşitli ilişkilerin anasıdır. Arınmış olmaksızın sadece momente ve o momentin sunduklarına cevap veren bir kişi kelimenin tam anlamıyla bir çok iplerin ucundaki bir kukladır. Bu ise kuklanın gevşekçe sallanıp durması, bir takım serbest gibi gözüken silkinme ve sıçrama hareketleri yapmasına rağmen bir hürriyet değildir.

          Bütünlük halindeki kendi idraki ve sezgisi ile hayır veya evet deme kabiliyetine sahip bir kimse hürdür. Gönlümün bana söylediği şudur veya ruhumun bana söylediği budur; ben ise şimdi ihtiyaçlarımın tatmininden önce bütünlenmiş, birliğe ulaşmış bir varlık olabilme gerekliliğini duyabilen bir kimse olduğumdan, hemen harekete geçmektense dinlemek ve değerlendirmek için zaman ayıracağım ve bakacağım diyebilirsem hürüm. Bununla beraber duygularımız aracılığıyla hayata hemen, spontane olarak cevap vermezsek, hayatın bize sunduğu nimetlerden bir şeyler kaybedeceğimiz hususunda belirli bir korku da mevcut olacaktır. Fakat bizim orada kaybettiğimiz herhangi bir nimet, ruh seviyesinden gelen daha büyük nimetlerle fazlasıyla telafi edilir.

          Bu durum Budha’nın konuşmalarında en güzel şekilde dört asil gerçek ve sekiz kapı örneğiyle anlatılmıştır. Orada Budha duyumlar peşinde koşan üç form âlemiyle (düşünce, duygu ve fizik) ilgili herhangi bir sansasyonlar peşinde olan kimseden ıstıraba alabildiğine açık ve ıstırap çekmeye devam edecek kişi olarak bahseder. Çünkü düşünce, duygu ve fizik form âlemlerindeki hiçbir şey varlığın arınma, saf temizliğe ulaşma hususundaki temel ihtiyacını tatmin edemeyecektir. Fert o bahis konusu arınmışlığı tezahür ettirmek için kendi içinde faaliyette bulunacaktır.

          İnsanlar çok zaman bana sorarlar, arınmanın sağlanabileceği teknik nedir diye? Bu arınmışlığa nasıl ulaşılır? Açıkçası bu tekniklere yönelmiş olamadığımdan bu konuda bulabildiğim en iyi cevap şudur; her birimizde ruh bizzat bu arınmışlığı hasıl etmek üzere çok hamaratça çalışmaktadır. O hayatı en büyük müttefiki olarak kullanır. Eğer tecrübenin ritmlerine kendimizi açabilirsek içimizi dinlemek üzere zaman ayırabiliriz. Bu ise ne bir meditasyon halindeki bir idrak açıklığını bir nevi sessizliğe dalış halini ifade eder. Eğer salt itiliş ile aksiyona geçmek için değil de, saf sezginin gelişmesi için zaman ayırabilirsek ki, bu aynı derecede süratli ve öncekinden bir hayli daha fazla doğru olacaktır. Fakat siz nasıl aksiyonsuz kalabileceğinizi öğreninceye kadar ikisini birbirinden ayırt etmek zor olacaktır. Bundan sonra siz aksiyona nasıl geçeceğinizi öğrenirsiniz.

          Bu vasıtalarla kendinizi açmak ve öğrenmeye istekli olmak suretiyle öğreti gelecektir. Teknik ise ferdin kendi hayat ritmi vasıtasıyla belirlenip açılıp gelişecektir. Etrafımızdaki her şey arınma ateşini tutuşturacak güçlü yakıtlardır. İnsanlık müteakip tekâmül safhasında bir yaratıcı dünyevî bilimin ve dünyayı yaratan güçlerin bir üstadı olarak yerini almadan önce, şimdi kollektif bilincin içinde bir arınma süreci geçirmededir.

          Arınmışlık gerçekten fizik bir durumla alâkalı değildir. Bazı kimseler bekârlığı temiz bir şey olarak hissederler. Sekste temizdir. Kir, çamur da temizdir. Çamur içinden büyüyüp çıkan fantastik ve kadim lotus imajı aslında her şeyin içindeki temizliği sembolize eder. Şayet kişilerin kendi aralarında sinerjetik veya karşılıklı birbirlerine yararlı olacak şekilde ilişki ve alış-veriş kurmalarına imkân verilirse bu doğru olandır. Üniteler bütünün zararına olacak şekilde gidişlerini sürdürürlerse işte bu bizim arınmamışlık, kirlilik olarak gördüğümüz haldir.

          Bir grup içinde fertlerin kendi ihtiyaçlarını elde etme peşinde koşarken, bu gidişin başkalarını ne yolda etkilediğini görecek yeterli bir idraki göstermedikleri zaman orada arınmamışlık vardır. Yeni Çağ’a giriş, normal olarak ortanın ötesinde bir bilinç gücü ve adanmışlık seviyesini gerektirir. Bu sebeple Yeni Çağ’a girmek kolay değildir.

          Yeni Çağ’ ı bir tabiî âfet, uçan daireler, üstatlar, peygamberler veya benzeri şeylerin önlerine katıp getirecekleri gibi düşünmeyi tercih ediyorlar. Bütün bunların kendilerine ait bazı rolleri olabilir ama hiç birisi ferdin arıtıcı ateş içinde geçirmesi gereken ve esas olan ferdî cehit ve gayretlerin yerini tutamaz.

(Güncelleme: 18/11/2006)