TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon

 

 

Zamanın Her An'ı Bir Anahtardır,

Kilit Kalbimizde, Şifresi Sevgi

 

 

         Bilincimizin seviyesini zaman anlayışımız belirler. Zaman kullanımımız, ne halde olduğumuzun bir aynasıdır. Şüphesiz günlük işler için zamanı doğru kullanmak ilk adımdır. Düşünce ve eylemlerimizin gidişine bakarak zamanın bizi hangi  sonuçlara açtığını görebilmek, tutumumuzu düzelterek zaman açılımının rotasını doğru sonuçlara çevirebilmek bir akıl, mantık, bilinç ve irade işidir.

         Daha geniş bir açıdan bakarak toplumsal olayların seyrini ve bizim bu seyir içindeki yerimizi görmek için bilgiye ve ön yargıdan, kişisellikten uzak düşüncelere ve aklımızı, kalbimizi çalıştırmaya ihtiyacımız vardır. Bizlerin asıl izlemesi, birlikte yürümesi gereken zaman ise bütün bunları da içine alan ve olayların, düşüncelerin, fikirlerin tezahürünü sağlayan şuur dediğimiz fizik ötesi mekana ait zamandır.

         Zaman en anlaşılır biçimi ile gün içindeki işler için düşündüğümüz anlamından, fizik ötesi mekanın zaman anlamına kadar emir mahiyetinde bir gelişim, yükseliş programının her an değişebilen anahtarlarını sunmaktadır. Bu zaman, tüm zamanlar içinde sadece insana ait henüz bilemediğimiz varlıksal serüveninin ta kendisidir (*). İnsan, dünya realitesindeki uyuyan bilincinin uyanması için kendisine bağışlanmış olan özgür seçim ortamında bu emri anlayamıyor. İnsan, özgür seçim anlamı ile emir anlamını bağdaştıramıyor. İnsanın bu programa inanarak, severek ve zorlanarak veya korkarak değil özgürce seçerek uyması gerekiyor; ama insan kibir sahibidir, ego kibirdir. Kibri dolayısıyla sevgiyle sarılmış olduğunu hissetmiyor ve kalbi sevmeye ve sevilmeye kapalı.

         Zamanı kullanmak bilgi, akıl, gayret, irade işi olduğu kadar alçak gönüllülük ve sevgi işidir. Alçak gönüllü olmadıkça ki bu kibirdir, zamanın da arkasında olan, üstelik içimizde bulunan büyük gücü ne anlayabilir ne açabiliriz. Kısaca insan kendi varlığına, özüne karşı, gerçek kimliğine karşı bir kibir içindedir. Gülünç olduğu kadar acı veren bir durumdur. Kendi ayağımıza ateş ediyoruz. 

         Zamana karşı gelmek acı veren ağır sonuçlara katlanmak demektir. Çünkü o takdirde zamanın başka anahtarları devreye giriyor. Biz o anahtarların gerçekte farkındayız; "başına iş açtı" "ihmal felakete yol açtı", "yüzünde güller açıldı", "bahtı açıldı" sözleri o anahtarlara atıf yapmaktadır.

(*) Nitekim tüm canlılar, tüm varlıklar bütünsel varoluşun ortak zamanı içinde, zaman üzerinden birbiriyle ilişkili ama aynı zamanda kendileri olan bir zaman programında varlıklarını sürdürüyorlar. Her varlığın zaman programı kendi özünde. Bir nevi DNA gibi. Bir gün yaşayan sinekler var. Ama onlar kendi zaman programı içinde var olurken bizlerle de başka büyük bir zamanı yaşıyorlar. O halde zamana tabi realitelerle hep birlikte büyük zaman içinde birlikteyiz. Zamansızlık, zaman dışı dediğimiz halde de yine birlikteyiz. Ancak birbirimizi algılamamız şuur durumuyla ilgili... Zaman hem DNA'mızda yazılı, hem DNA'mızın anahtarı. Zamanın getirdiklerini izleyebilirsek DNA'mızda farklı yerler açılacaktır.  Zamanı izlemek ise erdemle ilgili. DNA'mız bir anlamda enerji sensorları, algılayıcıları ile çalışıyor. Gerekli enerjiyi algılamıyorsa çalışmaya başlamıyor. Bilim adamlarının çöp DNA dedikleri gerçekte karşılığı olan enerjiyi algılamadığı için pasif olan kısım olabilir. İşte zaman dediğimiz anahtar programa tam olarak uyulduğunda hepsi sırasıyla uyanacaktır. Çünkü zaman bir enerji paketidir, insandaki programın anahtarıdır. Dünyamıza çevrilmiş bir ışık anahtarları demetidir.

Güney Haştemoğlu   25.9.2015  *ruhsalboyut.com*

 

<< geri 
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93417139 kişi ziyaret etti, Şu anda 228 kişi sitede.