Bizi biz yapan, nerede var olduğumuzdur. Her varlık varoluşuyla bir değerdir. Var olduğu yer ise, bütünlüğün hizmetinde olduğu yerin göstergesidir.
Her varlık bütünlüğün kademelerinden geçerek, deneyimleri üzerinden gerçeği tadacak olandır. Bulunuşumuz, hak edişlerimizin tutulduğu noktada oluşumuza işaret eder ve bu da dengeye getiriliş halidir. Her varlık sistemi gereği, dengesi nispetinde kabul görendir. Bizlerin dengesi, sistem içerisinde varım, ben de şuradan yardımcıyım diyebildiği yerden kurulacaktır. Mutlak görevimiz, O’nun doğruları üzerinden hareket ederek, bulunuşumuzdaki gerçekliğin yansıtılmasına yardımcı olmaktır.
Dengeler, bütünlüğün korunması için önemlidir. İlk bütünlük bizde edeceğimiz, kendi üzerimizde birleyebileceğimizdir. Yolda yürüyebilmek dengede kalabilmekle mümkün olur. Her yol görülenin dışında incelikli tuzaklarla dolu olabilir, bu tuzaklara yakalanmadan yürüyebilmek dengede kalabilmenin becerisindendir. Bizlerin dengesi ise, sistemle bir olabildiği müddetçe kurulacaktır. Bu bizlerden istenen yegâne değerliliktir. Sistem, bizlerle çalışmak istemektedir, bizlerle çalışabilmeleri için dengemizin sistemin istediği düzeye gelmesi gerekmektedir. Bütün değerlerimiz, düzen önünde öz’ümüzden çekip işletebildiklerimizdir. Bizlerin hayatlarını bir değer olarak sürdürebilmeleri, sistemi giyinmekle olur. Sistemi giyinmek, bizlerin her hareketini O’nun isteği üzerinden gerçekleştirmesi ile olur.
Dengeler, her zaman için sistemin işlemesi için kurulacaktır. Kuralına uygun yapılan her iş, düzgün ve istenildiği gibi çalışacaktır. Bizlerin dengeye gelişi de O’nun kuralları üzerinden çalışmakla olacaktır.
Tarık Öztürk – 29.6.2011 *ruhsalboyut.com*