Yaşamın Gerçek Yüzü

           Tekâmül tek bir ömre sığmaz. Tekâmülün sonsuzluğu yanında sadece dünya bilgi ve tecrübesini göz önüne alsak bile, bir insan ömrünün bu kadar bilgi ve tecrübeyi elde etmesine  zamanı ve enerjisi yetmez. Böylesine kısa bir süre içinde yapılan faaliyetler ise beden, toplum ve tabiat tarafından sınırlandırılır. Bu yüzden tekrar doğuşlarla yeni imkânlar sağlanır, tekâmül hızlandırılır.

           İnsanlar yardımlaşarak tekâmül ederler. Evren Kanunları'na göre insanların tek başlarına gelişmeleri mümkün değildir. İnsanlar ancak toplum içindeyken paylaşmayı, ortaklaşa iş yapmayı, yardımlaşmayı ve sevmeyi öğrenebilirler. İnsan ancak maddi-manevi, başkalarına karşılıksız hizmet etmekle, onları kendi gibi bilmekle gelişir.

           Dünya hayatı canlıların tekâmülü içindir. Evren  düzeni, mükemmelen işleyen kanunlarla sağlanır. Bu kanunların dışında hiç bir varlık, hiç bir harekette bulunamaz. O halde tesadüf olmadığı gibi saçma ve abes bir iş de yoktur. Bilelim ya da bilmeyelim, her hareketin bir sebebi ve sonucu vardır. Bu sonucun ise evren ahengine uygun olmamasına imkân yoktur. Demek ki, insan ne yaparsa yapsın, tekâmül eder; ancak yaptıklarının sonuçlarıyla karşılaşmaktan kaçınamaz. Seçim insana kalmıştır, çünkü o, hareketlerinden sorumlu bir varlıktır.

           Tekâmül adım adım gerçekleşir. Ruh varlığı tekrar tekrar doğuşlarla maddi evrenlerdeki bilgi ve deneyimini artırarak yavaş yavaş sonsuz tekâmül yolculuğunu sürdürür. Ve varlık öyle bir tekâmül seviyesine ulaşır ki, artık bedende doğmak mecburiyetinden kurtulur. Tekâmülün bir amacı da, ruhların Tanrısal düzeni, doğada kendi imkânları oranında yürütebilecek bir düzeye ve etkinliğe ulaşmalarını sağlamaktır. Bu sebeple ruhlar, madde kanunlarını öğrenmek ve onları uygulamak zorundadırlar.

 

(Güncelleme: 19/02/2007)